3 Ocak 2013 Perşembe

We're gonna die young 
Belirli bir konu olmayınca, yazı boş kalmasın
diye konan görsel.

Şimdi ben birkaç gündür size yılbaşı gecesini ve öncesini anlatmak istiyorum ama çok üşeniyorum. :/

Vazgeçtim, anlatacağım.

Cuma günü labım ve kimya dersim yoktu. Böyle olunca ben de ingilizceyi de ektim. Cumartesi gidecektim Ebru'lara ama gidişimi cumaya aldım. Doğum gününde Burcu'nun yanında olamadım :/ Ona biraz üzüldüm ama seneye daha farklı olur umarım.

Neyse Ebru'yla ilk iki günü film izleyerek geçirdik. Bakın bu anlattıklarım hep "kimya çalışmam gereken" günlerdi, altını da çizdim. Hatta üstünü de sarı fosforluyla çizdim. Ama biz film izledik.

Birlikte geçirdiğimiz üçüncü gün Armada'ya gittik. Kitapçıya yerleştik, orada turladık. Benim elim bir iki kez Percy Jackson serisini yazan adamın (niye Rick Riordan demediysem) öteki serilerine gitti. Bir kaç kez şu Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni yazan adamın (bu kez adını bilmiyorum) kitaplarına gitti. Kurt Cobain'ın hayatını anlatan bir kitap buldum! Onu er geç alacağım. Ve ben tüüüm bunları bırakıp intihar konulu bir kitap aldım. "Bir İntihar Efsanesi" miydi ismi de, ismini hatırlamıyorum. Allam hep kasvetli kitaplar okuyorum. Ebru da bana doğum günü hediyesi aldı, hem de ne bilin bakalım! Evet kitap ama kimin kitabı?! Tabiisi SARAMAGO'nun "Çatıdaki Pencere"si. İşte bana bunlarla gelin canlarım, Saramago'larla, Bukowskilerle, Baldwin'lerle, Trevanian'larla gelin. Böylece yepyeni iki kitabım oldu, mutluyum.

O akşam hayatıma damgasını vuracak bir şey yaşadım! Derya teyzenin salçalı makarnasından yedim! Ama bakın size söylüyorum, öyle bir makarna olamaz yahu! Yok öyle bir lezzet. Ebru da ben de 3 tabak yedik! 3 ta-bak! İçimde nasıl bir öküz varmışsa artık, ortaya çıktı.

Yılbaşı gecemiz de güzeldi. Ebru'ların komşuları var, böyle çok tatlı bir aile. Onlar geldiler, hep birlikte oturduk, çerezdir, tombaladır. Bilmiyorum yani çok salak bir yılbaşı gibi de gelebilir kiminize, içip dağıtan arkadaşlar da yok değil ama biz henüz ev kediliğinden çıkıp o mertebeye erişemedik. Pijama- terlik insanı mıyız neyiz. Çok sıradan bir yılbaşı gecesiydi ama güzeldi sanki.

Heeerkeslere yılbaşı kutlama mesajı attım! Hatta bende numarası olan, lisedeki servis şoförlerine bile! *.* Bu arada tabii rehberdeki herkese mesaj atınca size daha önce burada ve şurada söz etmiş olduğum ,ki biz ona X diyelim, X'e de mesaj attım. Üşenmedi erinmedi, bir arkadaşından telefon alıp aradı beni. Bir tek ben mesaj atmışım falan filan falan filan. Şarkı falan söyledi öyle telefonda. Normalde de prensibimdir, tanımadığım numarayı, gizli numarayı açmam. O gece açacağım tuttu. "Herkese mi attın yoksa sadece bana mı?" diye sorması ve "Ben hâlâ bana özel bir mesaj atmanı bekliyorum" demesi "Ahah, bu çocuk ve saçmalayan egosu beni hep güldürmüştür" bakışları atmama neden olsa da gayet içten "Seni seviyorum" dedi bana. O an çok saçma geldi ama sonradan düşününce, böyle mini mini hallerimiz, kafasına "Tüm Dersler" kitabı ile vuruşum falan aklıma gelince bi mutlu oldum. "Ulen" dedim "bir zamanlar neler de yaşadık ama bak beni seviyormuş kerata." 

Ertesi gün de kampüse döndüm, kimya çalıştım işte. Bu kez Esin'in verdiği o gerzek ilacı içmedim. En son verdiği, kimya çalışmalık ilaç çok kötü yapıyor beni yia. Bazen elimi ayağımı falan koyacak yer bulamıyorum, garip. Kullanmayacağım onu. -.-

Sınavım da kötü geçti bu arada.

Bu gün Dilek'lere kahvaltıya (saat ikide kahvaltı evet) gidiyoruz. O yüzden hemen totomu kaldırıp hazırlansam aslında ben süper olur.

Gittim!


2 yorum:

  1. çok sırıttım okurken.
    tüm ayrıntılar hoş kimya dışında.
    armada remziii çok iyii.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Deep!
      Müthiş, devasa bir Küçük Prens kitabı da gördük.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;