12 Şubat 2013 Salı

Kitap Mimi


Blogumun en eski, en ergen, en mini mini hallerini bilen ve muhtemelen en eski izleyicim olan, o zamandan bu zamana her an yanımda hissettiğim Deep mimlemiş beni. Mimin konusu kitaplar. Zaten son zamanlarda hayatım her zamankinden daha fazla doldu kitaplarla. Mim de üstüne geldi, güzel oldu.

Yanıtlamamız istenen soru: Hangi şekilde kitap okursunuz?

Hangi şekilde okumam ki? Bu benim için birden fazla yanıtı olan bir soru. Cevaplarken kafamı toplamam ve bir şarkı açmam gerektiğini düşündüren bir soru.

Çocukluğumdan beri okuyorum. Okumalarımın hatrı sayılır bir kısmı okulda, sırada geçti. İlkokuldayken bir sıraya üç kişi otururduk. Sıkış tıkış, dirseklerimiz birbirinin üzerine bine bine yazardık yazacağımızı. Okumak için vakit bulduğumda da dirseklerimi sığdıracak bir yer bulamayarak okurdum herhalde. Dershaneye başladığımda tahtayı hızlıca yazıp kitap okurdum sıranın altından.

Liseye başladığımda daha ehli keyif oldum. Kendime arkalardan, duvar kenarı boş bir sıra seçip, sırtımı duvara yaslayıp, ayaklarımı uzatıp okumaya başladım.

Çoğu zaman kitap okumak yetmez, ben hep kulağımda sesler olsun isterim. Dışarıdan kalabalık eksik olmasın isterim, kafamdaki kalabalıktan kurtulmanın tek yolu bu sanırım. O yüzden okurken çoğunlukla müzik dinlerim. Ancak filan yazar okurken falan grup dinlenir gibi bir anlayışım yok. Ama bazen bazı kitaplara bazı şarkılar çok yakışıyor, ayrılmak mümkün olmuyor. Aklıma bir örnek geldi böyle söyleyince, daha fazlası vardır ama sadece biri geldi. Kraliçe'nin Soytarısı'nı okurken Haggard'ın Herr Mannelig'ini dinlemiştim. Bir de Hypnogaja- Here Comes The Rain Again'i. Mesela Aylak Adam'ı okurken çok fazla Blue October - Schizophrenia dinlemiştim. Bu şarkıları kitabın konusuna göre seçmediğimi anlamışsınızdır. Sadece kitabı okurken kulağımda o sesleri duymaktan memnun oluyordum, anahtarı buydu. Tek bir örnek demiştim ama yazarken aklıma iki tane daha geldi ehe.

Çocukken ağaç tepelerinde kitap okuduğum da olurdu. Ağaçta kitap okumanın ayrı bir keyfi vardır. Ben dut ağacında şeftali yerken kitap okuyan bir çocuktum. :)

Eğer okuduğum kitap çok kalınsa yatağımın içinde bağdaş kurup kitabı da önüme koyarak okurum. Genelde eğilerek okuduğum için sırtım ağrır. Bu sefer de karnımın üzerine uzanırım, kitabı yere koyarımı, gövdemin ön kısmını ve kollarımı aşağı uzatırım, bir süre de böyle okurum. Kalın kitapları okumak çok zor yea :(

Yatarak kitap okumayı da severim. İki tane yastığı üst üste koyarım, saçlarımı arkaya atarak özenle yerleşirim. Keyifle okurum kitabımı.

Üniversiteye başladığımdan beri çalışma masamda okuyabiliyorum kitaplarımı. Biz genelde odanın ışığını kapalı tutuyoruz, kendi masa lambalarımızı kullanıyoruz. Böyle olunca yatakta okuyamıyorum, o kadar aydınlatmıyor çünkü.O yüzden kendime şu minik, okuma lambalarından alacağım. Böylece yatakta kitap okuma keyfime yeniden kavuşacağım.

Otobüste çok sıkılırsam okuyorum kitap. Eskiden severdim. Ama artık müzik dinlerken akıp giden yolu izlemeyi seviyorum sanırım. Ben bir de şeyi çok seviyorum, halk otobüslerinde otobüsün gidiş yününün tersine bakan koltuklar oluyor ya, onlarda olmayı. Kendimi zaman yolculuğu yapıyormuş gibi hissediyorum. Ankara'da metroyu kullanırken de Harry Potter'daymışım gibi hissediyorum. Bunların mimle hiç alakası yok gerçi. Çünkü mim hakkında söyleyeceklerim bu kadardı.

Bu arada Blue October diyince aklıma geldi, Justin Frustenfeld çok içimizden gibi, çok sıcak gibi değil mi yea? Böyle sanki yanına gitsem, ne bileyim ayarı kaçmış kirli sakallı yanaklarından makas alsam, sarılsam falan sanki beni bağrına basar, manevi kardeşi gibi benimser gibi geliyor. Justin hayallerimin abi'si midir nedir? Evet bunu fark ettim. Daha bir sevdim.

Bari Say It ile noktalayalım.
Bu konuda söyleyecekleri olan herkes de yazsın. Bu yazının altına da kendi yazılarının linkini bıraksınlar da okuyalım bakalım kim neler yazmış.

Kolay gelsin canlarım, ehe *.*

4 yorum:

  1. nefis nefis bu.
    tüm şekiller.
    amaaaa dut ağacında şeftali yerken okumak.
    ya bu bir film karesi gibi.
    hatta ağaçtaki matilda.
    :)

    YanıtlaSil
  2. sen her koşulda okursun, her zaman ve her yerde :)

    YanıtlaSil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;