14 Ocak 2014 Salı

Körlük ~ José Saramago

Çeviren: Aykut Derman
Kapak Resmi: Elena Ray
Yayın Yılı: 25. Basım / Eylül 2013
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 360

ARKA KAPAK:


Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm etik değerleri yok eder. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır. 

XX. yüzyıl edebiyatının dev ismi, Nobel ödüllü Portekizli yazar José Saramago, bu romanında, körlük olgusunu bir metafor olarak kullanmış; basit imgelere, sıradan sözcük oyunlarına başvurmadan, yoğun bir anlatımla, anlatıcının ve kahramanların konuşmalarını ortak bir monoloğa dönüştürerek, kurgunun evrenselleşebilmesi açısından kişilere ad vermeksizin, liberal demokrasinin insanları sürüklediği sağlıksız ortamı olağanüstü bir ustalıkla yaratmış ve yaşatmıştır. 
  • Erdem, herkesin artık bildiği gibi, yetkinliğe giden çetin yolda her zaman engellerle karşılaşır, günaha ve kötülüğe gelince, şans onları her zaman öylesine sever ve kollar ki, genç kız daha asansörün kapısına gelir gelmez kapılar açıldı. (sf.39)
  • Yapacağımız her hareketten önce ciddi olarak düşünmeye başlasak, vereceği sonuçları önceden kestirmeye çalışsak, önce kesin sonuçları, sonra olası sonuçları, sonra rastlantısal sonuçları, daha sonra da ortaya çıkması düşünülebilecek sonuçları düşünmeye kalksak, aklımıza bir şey geldiğinde bulunduğumuz yere çakılır, hangi yöne olursa olsun bir adım bile atamazdık. (sf.94)
  • Belki de her şey gerçek kimliğine körler dünyasında kavuşur, dedi doktor, Peki, ya insanlar, dedi koyu renk gözlüklü genç kız, Onlar da, çünkü artık onları gören göz kalmamıştır (sf.146)
  • Korku insanı kör eder, dedi koyu renk gözlüklü genç kız, Haklısınız, gözlerimiz görmemeye başlamazdan önce bizler zaten kör olmuştuk, korku bizi kör etmişti, aynı korku yüzünden körlüğümüz sürüp gidecek (sf.149)
  • Öldü, işte o kadar, neden öldüğünün önemi yok, bir insanın neden öldüğünü sormak saçma bir davranış, ölüm nedeni zaman içinde unutulur, yalnızca o tek sözvük kalır, Öldü, ve bizler bu kapıdan çıkıp giden kadınlar değiliz artık, o kadınların söyleyeceği şeyleri söyleyemeyiz, öteki sözlere gelince, onların arasında da adı konmayacak olanlar vardır, işte bu da öyle bir şey ve bu kadarı yeter. (sf.205)
  • Kendini ele verecek olanı kendi ellerimle öldrürdüm, dedi, Neden, diye sordular hep birlikte, Çünkü cehennem içinde cehenneme çevirdiğimiz bu yerde utanç sözcüğünün hâlâ bir anlamı kaldıysa bu, o sırtlanı gidip kendi ininde öldürmeyi göze alabilmiş olan o yürekli kişi sayesinde oldu, Buna bir diyeceğim yok ama tabaklarımızı da utanç sözcüğüyle dolduramayız, Kim olursan ol, sen haklısın, kursaklarını yeterince utanma duygusu taşımadıkları için doldurabilen insanlar şimdiye kadar her zaman çıkmıştır, ama bizlerin, şu ana kadar hak etmediğimiz o son onurdan başka elimizde hiçbir şey kalmamış olan bizlerin, işte hakkımız olan o onuru kurtarmak için hâlâ savaşabileceğimizi kanıtlamamız gerekir (sf.218 / 219)
  • Papaz giysisi giymekle papaz olunmadığı gibi, eline asa almakla da kral olunmaz (sf.233)
  • verilen sözler her zaman tutulmaz, bunu kimi zaman zayıflığımızdan, kimi zaman da bizi aşan, hesaba katmadığımız bir gücün zorlamasıyla yaparız. (sf.234)
  • istisnası olmayan kural olmaz (...) (sf.235)
  • Şu anda biraz gülünç görünüyor, bu doğru, ayağına bembeyaz, kocaman ev terlikleri giymiş gibi duruyor ama böyle gülünçlükler uzun sürmez, on dakikaya kalmaz ayakkabılar leş gibi olur, yaşamdaki her şey öyle değil mi, zamana zaman tanıyın her şeyi çözümlesin. (sf.266)
  • (...)hiçbirimizin ve hiçbir şeyin dünyaya ne amaçla geldiği ilk günden bilinemez. (sf.301)
  • Hepimizin içinde adını koyamadığımız bir şey var, bizi biz yapan o işte. (sf.304)
  • Günün birinde öleceğimizi düşünerek yaşamak bize o kadar zor geliyor ki, dedi doktorun karısı, ölüp gidenlerin yapıp ettiklerine her zaman bir mazeret arıyoruz, sıra bize geldiğinde bizi bağışlamalarını şimdiden ister gibiyiz (sf.317)
  • Gereğinden fazla sözcük var demek istiyorsunuz yani, Gereği kadar duyguya sahip olmadığımızı söylemek istiyorum, Ya da yeteri kadar duyguya sahibiz ama bu duyguları ifade edecek sözcükleri bir yana bırakıyoruz, Dolayısıyla da duygularımızı yitirmiş oluyoruz (sf.321)
  • Bir körler toplumu yaşamını sürdürebilmek için nasıl bir düzen kurabilir, Örgütlenerek, örgütlenmek bir bakıma görmeye başlamak demektir (sf.325)
  • Bizim kendi ölçeğimizde gerçekleştirebileceğimiz tek mucize, yaşamayı sürdürmektir, dedi karısı, şu kırılgan yaşamımızı kırılganlığıyla korumaktır ve buna her doğan gün yeniden başlamaktır, kör olan gözlerimiz değil de yaşamın kendisiymiş gibi, ne yöne gideceğini bilemeyen o imiş gibi, belki de gerçek budur, ne yöne gideceğini gerçekten bilemiyordur belki de, bize aklımızı bağışladıktan sonra kendini bizim ellerimize teslim etmiştir, oysa bizim onu ne hale getirdiğimize bakın (sf.326 / 327)
  • Sorun, bunu yapabilecek gücümüzün olup olmadığını bilmek değil, onu burada bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız, buna karar vermek, Hayır, bırakmayacağız, dedi doktor, Öyleyse o güzü kendimizde buluruz. (329 / 330)
  • felaket herkesin başına aynı anda çöktüğünde bile bazı insanlar ötekilerden her zaman daha kötü koşullarda yaşar. (sf.353)

6 yorum:

  1. senin yazarın bi de diğer kara amca.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eheh evet, öyle.
      Ama bak bu kitabı çok iyi anlamadım, liberal demokrasi eleştirisiymiş. Liberal demokrasi nedir bileydim, daha iyi olurdu. Liberalizm nedir bir iyi kavramak istiyorum, Ayn Rand da liberalmiş. Bir de liberalleri sevmiyorlar sanırım, birkaç arkadaşım "liboş" diye dalga geçiyor o kesimle.

      Deep bana liberalizmle ilgili kitap mı önersen?
      Sosyalizm, komünizm, bunlara da yabancıyım. Aslında neredeyse tüm "izm"lere :D

      Sil
  2. liberaller bizde özal ile başlıyormuş.
    şimdi işte temsilcisi ahmet altan.
    :)
    bak bu konuda süper iki kitap var.

    1. ankara siyasal hocası oral sander-siyasi tarih. bunu okursan hepsini çözersin.

    2. eric hobswam'ın her kitabı.

    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak Siyasi Tarih gözümü korkutuyor azıcık. Korkmayayım di mi?
      Bu iki kitabı not edeceğim.

      Sil
  3. korkma. sıkıcı diil.
    bi kitapta herşeyi öğrencen işte.
    :)

    YanıtlaSil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;