24 Ocak 2014 Cuma

teyze, saç boyası ve diğer öbür şeyler...

Ay anlatacak bir sürü şey birikti, sonunda üşengeçliği bir kenara bırakıp anlatmaya başlamaya karar verdim ben de. Ama öncelikle şunu açalım istiyorum, ben bu aralar bunu dinliyorum.

Cumartesi gününü Ebru ve Mert'le geçirdim, gece de uyumadık, boş işlerle uğraştık, erkenden de çıktık Mert'le. Çünkü aynı güne almıştık biletleri ve aynı saate. 3 saniyeyle EGO'yu kaçırdık, durakta diğerini beklemeye başladık. Ben yetişemezsek diye panik oldum biraz.

Bir sonraki EGO'ya bindik, çantalarımız sağa sola kaydı, Mert bizi böyle tam bir aile gibi hissettiğinden dem vurdu ben de bizi tam bir romantik komedi gibi hissettiğimi söyledim. Her an her yerde rezil olabiliyoz gibi geliyor bana ama olsun, hayata böyle insanlar da gerek.

Neyse, sonra erken gittik tabi, otobüslerin gelmesini bekledik. Sonra çantalarımızı verdik işte benim yanımda sırt çantam ve bilgisayarım kaldı. Sırt çantamı koltuğuma bırakıp, Mert'le vedalaşmak için otobüsten indim. Biraz çene çaldık onunla, sonra sarıldık filan, arkamı bir döndüm DANNN! 

Her inivirsiteli gencin korkulu rüyası benim başıma geliyor! Yanıma bir teyzeyi oturtuy- ama bir dakika! Hayır efendim, yanıma değil! YERİME TEYZEYİ OTURTUYORLAR! 

İşte koştum daha teyze tam yerleşemeden, "Ben o tarafa geçebilir miyim teyzecim?" dedim şirin bir edayla. O özenle seçtiğim pencere kenarını yedirtmemeye karar vermiştim. Teyze de "Ben hastayım, orada oturmam!" dedi. İç sesim "Şimdi bir dakika, ne oluyoruz? Bilet benim, hani bu koltuğu aldım?" gibi şeyler söyledi. Teyze'nin damadı "Burası senin yerin miydi?" tarzı şeyler söyledi, iç sesim ona "Çantamı yan koltuğa atarken akıl edemedin mi bunu acaba?" gibi bir cevap verdi. Dış sesimle "Evet, benim yerim." diye cevap verdim. Adam bana "Sen de bu tarafa otur, bir şey olmaz." dedi. Ay benim de nemrutluğum tuttu, "Ben özellikle orayı almıştım ama" dedim ve yerime geçtim. Sonra "Acaba teyze cidden kötü olur mu o tarafta? Yaşlı da kadıncağız..." diye vicdan yaptım ama teyze gayet iyiydi. Yan koltuktaki kadınla konuştu, zaten sürekli kımıldandı, bir rahat oturamadı. Bence teyze hiperaktifti. Benim vicdanım da rahatladı.

Hani, biliyorum ki yaşlı kadın, izin verseydi kıyamet kopmazdı diye düşünen olacaktır ama ben günler öncesinden biletimi aldım. Sabah internetten baktığımda yanımdaki koltuk boş görünüyordu. Belli ki son anda bulunan tek boş koltuğu teyzeye vermişler. Tabii biletin ne koşullarda alındığını bilmiyorum ama daha erken bir tarihte akıl etseler, istedikleri koltuğu alabilirlerdi. Ayrıca benim çantamı kaldırıp başka bir yere koymaları, orasının benim yerim oluşumu görmezden gelmeleri hiç hoş değil. Daha sonra beni kendi yerimden başka bir yere oturmak zorunda bırakma hakları da hiç yok. Teyzeyle hiç öyle bir anım olsun istemezdim ama bu yapılması gereken, ayrıca çocukların sırf çocuk diye, yaşlıların da sırf yaşlı diye her şeyi yapmayı, her ayrıcalığa sahip olmayı kendilerine hak görmelerine dayanamıyorum.

Teyze beni çok sevdi, mola yerinde onu tuvalete götürdüm. Sonra da bir iki turladım onunla. Yol boyunca bacağımı falan tıp tıpladı, bana "Çok tatlı kızsın." dedi.

Yolculuğun sonlarına doğru teyze (bastonu benim tarafımdaydı) bastonunu unutturmamamı tembihledi, ben de tamam dedim. Sonra "Ben önden ineyim, sen arkamdan getir bastonumu olur mu?" dedi, ben de "Tamam teyze" dedim. Allah kahretmesin, ben montumu giyip, sırt çantamla bilgisayarımı alıp inene kadar -ki bir dakika bile olmamıştır bence- teyze kayboldu ortadan! Elimde baston kalakaldım. Hemen çantaları babamın eline tutuşturdum "Teyze teyze!" diye ortalıkta koşuşmaya başladım. Hostesi görünce "Teyze?" dedim o da "Şu tarafa gitti" diye gösterdi. Teyze kızıyla damadını bulmuş, bastonu da unutmuş. Aramızdaki kalabalığı yarmaya çalışarak bir yandan da "Teyze teyze!" diye haykırarak bastonu ona ulaştırmaya çalıştım, sonunda kızı çırpınışlarımı fark etti ve teyzeyi uyardı. "Amaaaaaaaan, unutmuşum ben bastonu!" diyerek beni öptü teyze de, böylece ben de babamın yanına döndüm.

Ertesi gün teyzemlere gittik. Dönüşte saçlarımın artık ruhuma uygun olmadığını düşünerek birazcık kestirmeye karar verdim. Sonra bir ilhamla "Aaa azıcık da maviye mi boyatsam?" dedim. Mavi boya yokmuş, mor oldu.

Annem buna engel olmaya çalıştı, ne yazık ki o da yanımdaydı. Kuaförde "Hayır Cessie, hayır! İzin vermiyorum!" diye haykırarak bizi rezil etti biraz. Ben sükunetimi korudum.

Sonraları evde büyük bir tartışma patlak verdi, "Beni asla olduğum gibi kabullenmediniz, beni olduğum gibi sevmiyorsunuz" temalı bir konuşma yapmak zorunda kaldım, annem ağladı falan... Korkunçtu!

Mert beni babasıyla tanıştırdı Skype vasıtası ile. Heyecandan ölecektim, öğrendiğime göre babası da heyecanlanmış mehehe. Beni pek sevmediğine inanıyorum ama ben onu sevdim, bence çok ilginç biri.

Ay bu fotoğrafı skype'a da koymuştum profil resmi olarak, Mert de korku filmi izliyordu, az önce bana görüntülü arama yolladı, altüst olmuş bir şekilde "Cessie o fotoğrafı sen yaptın değil mi? Böyle bi' şeyi neden yaptın, aklım götümden çıktı!" gibi şeyler söyledi fjdskfdjsklfs.

Bu gün de Atıl Hoca ile buluştuk, ona hâlâ başarısız olduğumu falan söylemek durumunda kaldım :))))))))) Pek hoş değil mesela bu kısımlar. Ekler yedik nım nım. Ona da Mert'den bahsettim, Mert'i sevdi. Zaten benim erkek versiyonum gibi bi' şey.

Ebru Nohut'la konuşmuş, Nohut ona döneceğim, hayatın bir anında tekrar birlikte olacağımız fikrine kapılmış. Konuşmanın bir anında "Mert'in kardeşim gibi olduğunu söylediğimden" dem vurmuş. Mert de beni kardeşi gibi görüyordu, hayır yani beni Beytepe'deki kız kardeşi ilan etmişti. Olayın buraya kayacağını hiç bilmiyordum, ayrıca o ağzıma sıçmasaydı ben bu dünyada Mert'in yaşadığını, benimle ilgilendiğini bile fark etmezdim. Ayrıca, Mert olmasaydı da onunla yapamayacağımız açıktı. Hiç böyle söylemesin yani.

İşte son zamanlarda bunlar başıma geldi. Mert ev buldu, kampüsten ayrılıyor. Biraz üzülüyorum, biraz seviniyorum. Babam Mert'in erkek arkadaşım olduğunu öğrenmiş, biraz küser gibi oldu ama bu gün beraber yemek ısıttık, buzlarımız eridi.

10 gün sonra falan Ankara'ya dönüyorum, yihu!

7 yorum:

  1. annenle tartışmanız dışında her şey çok güzel. teyzeyle aranızdaki diyalogu zihnimde canlandırdım, güldüm :)

    bir de Ego ne? otobüsün adı mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Çalıkuşu'm otobüsün adı :D
      Ay teyze, evet :D Komik kadın.

      Sil
  2. teyze ye karşı zaferini canı gönülden kutluyorum =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ediyorum, iyi ki birileri "Yaşlı başlı kadın..." diye başlayan sıkıcı cümlelerle olaya karışmadı :D

      Sil
  3. ego. elektrik gaz otobüs yaaaa :)

    yine çok sırıtttım.

    bi deee, ah sen romantik komedi olcak insan mıydın ah ah ha haaaaa.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi, halbuki bi bok olmazdı benden :D Ben de kendime çok şaşırıyorum Deep, kendimden hiç beklemiyordum bunları.

      Hayatımın en tuhaf yolculuklarından biriydi.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;