19 Ocak 2014 Pazar

yolculuk

dinleyebiliriz
Malumunuz finaller bitti. Ben de yarın Adana'ya gidiyorum. Yarıyıl tatilini orada geçireceğim. Derslerin çoğundan kalmış olma ihtimalim yüksek olsa da bütlere kalmayacağım.

Mert ciddi ciddi eve çıkıyor sanırım ikinci dönem. Biraz onun adına seviyorum, biraz kendi adıma üzülüyorum. Biraz kendi adıma da seviniyorum, ona kalmaya gidebilirim. Ailemin eve çıkmama izin vereceğini hiç sanmıyorum.

Günün büyük bir kısmını Ebru'yla, geri kalanını Mert'le geçirdim. Ebru'yla uzun süredir görüşemiyorduk. Resmen çenemiz şişmiş. Nohut'a ne kadar öfkeli olduğumdan -ona sonradan sonraya öfkelendim-, Mert'ten, Burcu'dan konuştuk. Beni sıkan hadiseleri anlattım.

Siz Nohut'la nasıl tanıştığıma, nasıl bir iletişimimizin olduğuna pek tanık olmadınız, ben buralarda anlatmadım. Neden bilmiyorum. Şu zamana kadar onun çok iyi biri olduğuna, çok güzel şeyler paylaştığımıza dair kendimi kandırıyordum, kandırmaya çalışıyordum ama, geçmişe dönüp bakınca 3-5 güzel andan başka hiçbir şey bulamıyorum. Belki de öfkeli olduğumdan. Nohut asla kötü biri değil, ona haksızlık etmek derdinde değilim. Kaldı ki o beni ne kadar üzdüyse, ben de onu o kadar üzmüşümdür ve o da bunları hatırlayıp bana öfkeleniyordur eminim. Ama burası benim çöplüğüm. Geriye bakınca ona kocaman bir sevgi verdiğimi ve onun bunu saçıp savurduğunu görüyorum. Suratıma kapatılan telefonlar, kırıcı sözler, her bokun altında bir bit yeniği aranması, asla kendimi ifade edemeyişim, yanlış anlaşılmalar, en sonunda da tam 10 gün boyunca ortadan kaybolması.

Nohut kimdi peki? Sanırım o benim ilk erkek arkadaşımdı. Geçmişe dönüp bakınca yine, kendimden ne kadar çok ödün verdiğimi görüyorum. Ödün vermeye alışık olmadığımdan her defasında onun da burnundan getirdiğimi... Zaten telefonla bir ilişki yürütmeye çalışmak da çok zor. Belki aynı şehirde olsak, görüşebilsek her şey farklı olurdu diyorum. Dedim ya, ona da çok haksızlık etmek istemiyorum.

Şimdi? Şimdi Mert'le birlikteyiz. O da çok uzun konu, biz çok yakın arkadaşlardık, nasıl böyle oldu bir türlü anlayamıyorum ki size de anlatayım.

Zaman zaman kendimi Nohut'la Mert'i karşılaştırırken buluyorum ve bundan nefret ediyorum. Nohut beni üzdüğünde Mert'in omzunda ağladım. Burcunun da. Nohut "Bitti." diye telefonu kapatıp... aslında burada cümleye nasıl devam etmeliyim bilmiyorum. Şöyle diyeyim, Nohut "Bitti" diyip telefonu yüzüme kapattığında ilk yanına koştuğum kişi Mert oldu. Ben çıldırıp "Hayır efendim, öyle bitti diyip telefonu kapatmakla bitemez" diye yollara düşmeye kalktığımda beni destekleyen de yine Mert'ti. Yani bütün bunları zaten bildiği için, şimdi sanki Nohut hiç var olmamış gibi davranmak inanılmaz saçma olurdu. Herhalde en çok Mert'le konuşuyorum Nohut hakkında.

İşte bunları anlattım Ebru'ya. Daha yazmadığım bir sürü şey. "Bunları Nohut'a söyle, içini dök Cessie!" dedi. Ne söyleyeceğim? Neden söyleyeceğim? İki ihtimal var, ya Nohut bana olan kızgınlığını dillendirecek ve gereksiz bir tartışmaya girmiş olacağız ya da sadece üzülecek ve o üzüldüğü için ben daha çok üzüleceğim. Gerek yok böyle şeylere. Zaten öfkemi bir kenara bırakırsak, onun iyi biri olduğunu biliyorum. Güzel şeyler de paylaştık mutlaka, bunlar olağan şeyler herhalde.

Mert'le beraber gidiyoruz otobüs garına. Onun otobüsü dokuzda hareket ediyor, benimki de dokuz buçukta. Sabah erkenden çıkacağız, aslında şu an saat 4 olduğuna göre, 4 saat sonra yollara düşmüş olacağız. Burcu dün gitti, ben Ebru'yla buluşmak için kaldım.

Çok dağınık anlatıyorum ama, bu gün Ebru'nun gazıyla İngilizce kitap aldım ben. Arkadaş Kitabevi'nde bir bölüm var işte, oradaki bütün kitaplar 7 lira. Koca koca klasikler de, minik kitaplar da. Ben de kendime başlangıç için çocuk kitabı seçtim, Peter Pan. Gerçi bununla bile zorlanırmışım gibi geliyor ama ne güzel bir kitap değil mi?

Benden sonra Ebru ve Mert de okuyacakmış.

Mert'le okuma yarışı yapıyoruz. Kim daha önce 21 kitaba ulaşırsa, diğerine yemek ısmarlayacak. Bu yarış aslında ikimizin de okunacak bir ton kitabı birikmiş olması fakat benim ısrarla kitap istiflemeye devam etmem üzerine çıktı ortaya, Mert'in önerisiydi. 21 kitap bittikten sonra da listelerimizi yapıp kendimize yeni, cici kitaplar alacağız. Yarış işini çok sevdik, bu yüzden yeni bir yarış başlatacağız. Bu yarış çok doğaçlama geliştiği için herkes elindeki 21 kitabı okuyor, sayfa sayıları açısından adil olmadığı kanısında Mert. Bu yüzden ikinci yarışta buna dikkat edeceğiz. Bir ders kitabı bitirme veya o ders kitabında belirli bir bölüme gelme, bir İngilizce kitap bitirme, bir felsefe kitabı okuma gibi kurallar koymayı da düşünüyoruz. Ben 11. kitabımı okuyorum, Mert de 8. kitabını okuyor. İki hafta gibi bir sürede kalan 11 kitabı bitireceğim diye tutturdum, pek mümkün olacağını sanmıyorum ama bakalım, bir deneyeceğim.

Burada okuduğum kitapları doldurdum valizime. Bir de okuyacaklarımı koydum. Kıyafetlerim 3 parça, kitap taşıyorum. Babam eminim kızacak "Kızım ne bu kadar, kendine yük ettin?!" diye.

Annem bana haluj yapacakmış. Nım nım nım. Bu gün öküz gibi yedim ama yine açım yine açım. Şimdi kendime yolda dinlemek için müzik listesi hazırlayacağım. Bir de deli gibi kitabıma gömüleceğim, Mert 8. kitabını bitirmek üzere sanırım, bunun altında kalamam!

Ah ne diyordum, sanırım bu yarış bittikten sonra sizinle kimin hangi kitapları okuduğunu ve düşündüğünü paylaşacağım.

Eve gitmeye çok üşeniyorum ama bir fırsatını bulup Guni'yle, Rit'le görüşürüz diye düşünerek kendimi teşvik ediyorum. Kampüse çabucak dönmek istiyorum, yeni dönem de hemen başlasın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;