6 Mart 2014 Perşembe

sevgili kedim ve omurgalı labı


Size bazen anlatıyorum, yemekhanenin yakınlarında bir sokak kedisi için konforlu sayılabilecek bir yeri mesken tutmuş bir kedi var. Bir senedir ona yemek bırakıyoruz, herkes ona yemek bıraktığı için feci şişman bir kedi oldu ya da hamile, olayı anlamadık. Ben o kediyi çok seviyorum, ona hep kedim diye hitap ediyorum.

Dün akşam da, yemekten çıktıktan sonra kedime bakmaya gittik, bu fotoğraftaki gibi, tahtanın üzerine yatmıştı,sanırım uyuyordu. Onu yanlışlıkla uyandırdık. Biraz gergin görünüyordu. Normalde Mert'in kendisini sevmesine izin verir ama bu kez ondan kaçtı. Ben yanına oturdum. Kedim önce ayaklandı, kıyın kıyın yanaştı bana. Biraz kokladı falan, sonra kucağıma oturmaya karar verdi. Biz kedime hep böyle el pençe divan durarak yaklaştık. O garip bir kedi. Çok sevilmeye gelmez, bazen hiç sevilmek istemez. Bazen sinirlenip patiliyor ve ısırıyor. Bu yüzden yanına gidince bi köşeye oturup kucağıma gelmesini bekliyorum. 

Kedim kucağıma oturunca genelde yayılıp kuyruğunu sallamaya başlıyordu. Bu kez öyle yapmadı. Kucağıma çıktı ama sanki yerde oturuyormuş gibi dik bir şekilde oturdu ve etrafı dinlemeye başladı. Bu esnada yanımıza bir adam geldi. Bizim yaşlarımızda da olabilir, bilmiyorum. Bir baktım yanımıza gelmiş gülerek bakıyor. Biraz tedirgin oldum, bence kedim de oldu! Mert de şaşırdı. Kediyi alıp alamayacağını sordu, Mert de benim kucağımda olduğu için yanıt vermeyi bana bıraktı. Ben de kedimi sevdiğim için ona vermeye yanaşmadım. Biraz da tedirgin olduğumdan sanırım. Neyse "Ben bu kediyi rahatsız ediyorum, beni görünce sinirleniyor bu yüzden biraz" dedi. Sonra kedimi zaman zaman sevdiğini söyledi, ben iyice kıllandım. Oradan gitmek istedim. O da bir anda kedimi ensesinden tutup kucağımdan alıverdi! Kedim kaskatı kesildi. Genelde hoşlanmadığı davranışlarla karşılaşınca pati atar, gerçi fırsat bulamadı ki. Onun böyle kaskatı kesilmesi beni daha da endişelendirdi. Ona "N'apıyosunuz kedime?!" dedim. O da bana annelerinin onu öyle taşıdığını, canını acıtmadığını anlattı ama ben dinlemedim. Kedim halinden memnun görünmüyordu. Ben de ona "O kedim, poşet değil!" diye çemkirdim. O da kedimi bırakıp kaçtı -.- Kedim de kendi yerine kaçtı. Ben tabii çok panikledim, elim ayağım titriyodu. Mert beni sakinleştirmeye çalıştı. Kendisi de çok şaşırdığı için müdahale edemediğini söyledi, bu yüzden benden özür diledi. Bana kedimin gerçekten canının yanmadığını söyledi.

Ama benim aklımda neler neler. Onun sapık olduğuna ve kedime tecavüz ettiğine karar verdim ve ağlamaya başladım. Bi süre sakinleşemedim. Mert bana "Bu dünyada eğer tecavüze uğramayacağı kesin olan bi' kedi varsa, o senin kedindir Cessie." dedi. Bu konuda haklı olabilir.

Odaya girer girmez hemen Mina'ya dehşet içinde olayı özetledim. O da bana kedimi çaktırmadan muayene edebileceğimi söyledi. Bir de tecavüze uğrasa poposunda kocaman bir yara olurmuş, kedimin poposunda sadece fiyat etiketi var. Ben de sakinleştim.

Bu fotoğrafı bu gün çektik. Aslında Mert çekti. Öğle yemeğinden sonra kedimi kontrol edelim dedik. Keyfi yerinde ve sağlıklı görünüyordu, bize hiç yanaşmadı. Bir süre oturup ona seslendim ama bana gelmedi. Ben de ona jelibon fırlattım dün beni o kadar endişelendirip bu gün bana hiç bakmadığı için, bi' de yanına bürüksel lahanası yuvarladım. Kedim onları birazcık koklayıp kafasını öbür tarafa çevirdi. Merak etmeyin, ona zarar vermedim. 

Bu gün ilk dersimiz omurgalı lab dersiydi. Balıkları işledik, çok eğlenceli bir labdı. Laba 14 tane balık örneği getirmiş hocalar, 13'ünü bize bıraktılar, biz onların familyalarını teşhis etmeye çalıştık, bulmaca çözmek gibiydi. Balıkları süratle bitirdik, dikkatsizlik etmişiz, saçma sapan bir sebepten iki balığı yanlış teşhis etmişiz. Onları tekrar bulup inceledik ve labdan tüm balıkları teşhis etmiş olarak çıktık.

Bu hafta limnoloji yoktu ve bu yüzden biraz daha rahattım.

Histoloji dersini aldığım hocayı çok seviyorum. Biraz katı, kuralcı bir kadın ama notları çok iyi ve bize de dersi çok güzel anlatıyor. Aramızda kalsın ama güzel de soruyor sınavda -.- Neyse. Hoca bu gün biraz gergin gibiydi, ben de bu yüzden tedirgin oldum biraz. Derste birileriyle sürtüşmeden bitsin diye bekledim, gerildim. Derste sürtüşme olmadı. Yok aslında öyle öğrencinin çok üzerine giden biri de değil. İyi biri o. 

Ben bu dönem çok güzel şeyler okuyorum, sisbot labında da bitki teşhis ettik yine benzer şekilde, o da çok eğlenceliydi. Havalar düzelirse arazi de yapacağız. Ben hiç araziye çıkmadım daha. Bir keresinde -geçen dönem- Selim Hoca bir dersi öyle arazi havasında işlemek istemişti, onu sayabilir miyiz bilmiyorum. Yeşil Vadi'ye gittik, hoca oradaki ağaçlardan bahsetti, bir bombus arısı bulup yolun kenarına bıraktık. 

Böyle şeyler işte. Düzenli olarak çalışmaya çalışıyorum. Omurgalı, insan ekolojisi ve histoloji konusunda her şey yolunda ama sisbot ve mikro konusunda çok isteksizim. Yarın ilk histoloji labına gireceğiz, merakla bekliyorum. 

Bakalım bu dönem neler olacak *.*

Ay son olarak. Dün gördüğümüz çocuğun biraz tuhaf biri olmakla birlikte kedime tecavüz etmediğine karar verdim. Ben biraz korumacı davranmışım, biraz paniklemişim sanırım. Zaten kedime doğru düzgün davranmadığı için bir sürü pati yemiş anladığım kadarı ile. Biraz daha iyiceyim bu konuda da. Eğer kedime kötü muamele edildiğine inansaydım, ortalığı ayağa kaldırabilirdim! Ama sanırım o Beytepe'nin sokak kedisi olmaktan mutlu. İyi besleniyor ve aynı zamanda özgür de. O dünyadaki en kişilikli kedi bence *.*

4 yorum:

  1. Kedişinin bir rahatsızlığı da olabilir.
    Midesi falan kötü olunca benimki de uzak ve huysuz olurdu

    YanıtlaSil
  2. :) çok sırıttım ama. kedi biyoloji o çocuk filan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay ben çok korktum Deep ya o çocuktan.
      Bi de kedim hamile galiba *.*

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;