22 Mayıs 2014 Perşembe

Kanser Koğuşu ~ Aleksandr Soljenitsin

Çevirenler: Özay Süsoy & Gönül Suveren
Kapak Resmi: Oral Orhon
Yayın Yılı: 3.Basım / 1971
Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi
Sayfa Sayısı:567
  • "Niçin? Niçin okuyayım, yakında hepimiz ölecek olduktan sonra?"
    Ogloyed'in yüzündeki yara izi seyirdi.
    "İşte bu yüzden acele etmen gerekiyor ya, çünkü yakında öleceksin." (sf.19)
  • "Siz mi? Yeryüzü küresinin neresinde mutlu olabileceğinizi nasıl bilebilirsiniz, Zoyenka? Ve mutsuz olacağınızı? Bunu bilebildiğini kim iddia edebilir?" (sf.44)
  • İhtimâl bu bir dünya kanunudur. Emek sarfeden biri hem iyilik hem kötülük getirir fakat bazı hareketler daha iyi bazı hareketler daha kötü sonuçlar doğurur. (sf.96)
  • "İnsanlar hayatta neye dayanarak yaşar?"
    Buna yüksek sesle cevap vermek bile kabalıktı. Hem de yersizdi. "Sevgiye." (sf.113)
  • Onun anlıyamadığı çok korkunç şeyler vardı. Kötülüğe dayanmak, onunla çarpışmak gerekir, delikanlı dedi. (sf.114)
  • Aptallar öğretmeği, akıllılar ise öğrenmeği sever. (sf.125)
  • "Yeryüzünde hiç kimse bir şeyi ilk ve son defa söyliyemez. O zaman hayat biter; gelecek kuşağın söyliyecek hiçbir şeyi kalmaz." (sf.145)
  • Güçlü, sağlıklı ve iyi olduğumuz sürece mucizeleri gülerek karşılarız; ama hayatımız, bizi ancak bir mucizenin kurtaracağı şekilde umutsuzca yıkılsın ya da tökezlesin, o zaman mucizeye, yalnız ve yalnız o harikulâde mucizeye inanırız. (sf.150)
  • Adlar daima insana dert oluyordu. Hayat ve zevkler değişir ama adlar kalır. (sf.191)
  • Eğer bir insanı son kez gençken görmüşsek o kişi artık bembeyaz sakallı biri de olsa, biz onu yine o genç haliyle hatırlarız. Aslında o kişi öldükten yıllar sonra bile bizim için genç olarak kalır; bu yüzden -on sekiz yıldan sonra hasta, belki de sağır ya da beli bükülmüş olarak dönebilecek olan- Rodiçef, Rusanof'un aklında; tutuklanmasından önceki pazar günü, büyük halkevi balkonunda gülleyle ve halterle antrenman yaparken son kez gördüğü gibi dev yapılı, güneş yanığı tenli kişi olarak kalmıştı. (sf.197)
  • "Genellikle hayat üzerine ne düşünüyorsun?"
    "Genel olarak ne var ki; bilimden başka?"
    "Evet ama..."
    "Ya evlilik?"
    "Evet, yapılacak başka bir şey olmazsa." (sf.209)
  • Ama en uzun yaşıyan, en çok yaşıyan değildir. (sf.211)
  • "Hoşlandığım bir tek kişi vardı," dedi Gangart. Bakışları yatak örtüsünün üstündeydi, "onun başına da aynı şey geldi. Çok kültürlü bir insandı ama erdi."
    Aralarında bir saniyelik bir sessizlik oldu. Gangart başını kaldırdı. "Ama siz hep aynı kaldınız."
    "Kültürlü mü yoksa er mi demek istiyorsunuz?"
    "Küstah demek istiyorum." (sf.233)
  • Tıpkı bir bisiklet gibi, tıpkı bir kere dönmeye başlayınca ancak hareket ettiği sürece dengesini koruyabilen, fakat dönmesi durur durmaz, düşen bir tekerlek gibi, bir erkekle bir kadın arasında da oyun bir kere başladı mı, ancak ilerlediği sürece var olabilir. Eğer ileriye gidiş, bugün dünkünden daha fazla değilse, oyun bitmiş demektir. (sf.247)
  • Kadmin'ler et ve sütün pazardan alınabileceğini anlamışlardı. Fakat bir köpeğin sevgisini nereden satın alabilirdiniz? (sf.287)
  • Yeryüzünde her şeyi öğrenemezsin. Ne yaparsan yap, yine bir budala olarak ölürsün. (sf.348)
  • Bu kızda bir gizemli yan bulunduğunu sanması çok acayipti. Hiç gizem yoktu onda. Sıradan bir kızdı işte. (sf.348)
  • Bir budala, yüz akıllı adamı uğraştıracak sorular sorabilir. (sf.349)
  • Gözler gözlere ısrarla baktıkları zaman yeni bir nitelik belirir. Geçici bir bakış sonucu görmediğiniz şeyleri farkedersiniz. Gözler kendilerini koruyan perdeleri yırtılmış gibi olurlar ve gerçek sözlere lüzum kalmadan dışarı fışkırır. Engel olunamaz buna. (sf.350)
  • Kadınların bir erkekte aradıkları bu değildi. Onların istedikleri düşünceli bir şefkat, korundukları, güven içinde ve iyi bir sığınakta oldukları hissiydi. (sf.362)
  • Bize çok yakın olan bir kimse tamamiyle ölemez. Onun için de bir dereceye kadar vardır, yanımızdadır, duyar ve görür. (sf.365)
  • Yıllar geçtikçe yalnızca aşınırız. Yoruluruz. Istırap veya sadakat bakımından hakiki bir istidadımız kalmaz. Bunları zamana teslim ederiz. Beslenmeye gelince, her gün yemeğimizi yutar ve parmaklarımızı yalarız. Bu bakımdan hiç de yumuşak başlı değilizdir. (sf.365)
  • "Eğer ilmeği bağlamağa başlamışlarsa, ipi kesmekten başka çare yoktur. Neden beklemeli?" (sf.387)
  • "Yoldaşlar, iki bin yıl konuşmak ya da yetmiş beş yıl bağırmak için harcanan enerji ancak bir fincan suyu kaynatabilir. O da su kaynarken ısının kaybolmaması şartıyle. Gevezeliğin ne faydası olduğunu siz hesaplayın." (sf.399)
  • "Bir doktorun vereceği en önemli sınav budur: kendi ihtisası olan hastalığa tutulmak..." (sf.444)

4 yorum:

  1. bi kitabı böyle sevdiğin cümleleri tek tek yazarak anıtmana BA YIL DIM!

    en çok da 211i sevdim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ehe, kitapları en iyi böyle anlatıyor zaten insan herhalde.
      <3

      Sil
  2. a bak bu adamın başka kitabını okudum eski bişi. gulag takımadaları.

    YanıtlaSil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;