28 Eylül 2015 Pazartesi

yine inanılmaz saçma yaşıyorum...

Dün değil önceki gün Adana'ya döndüm. Mert'le mesajlaşmıştık ben otobüsteyken, güya geldiğimde bir şeyler yapacaktık, ekildim. Sinirlendim. Bütün dünyadan nefret ettim çünkü malım. Sonra "o zaman kendi başıma çıkarım!" dedim, hazırlanıp çıktım. Her zamanki gibi Soul'a geçtim çünkü hayat çok Soul. Sakin sakin yemeğimi yedim. Bir şeyler içiyordum, insanları izliyordum, beş saattir beni kesen 50 yaşındaki adamı görmezden geliyordum ki telefonum çaldı. Ooops Mert arıyor, fakat bu başka bir Mert. (Ayrıca şunu da not düşmek istiyorum, bir insan bir ortamda beni kesiyorsa ağır yokluk çekiyordur. Bu kadar kaba ifade etmek istemezdim ama, yazı boyunca çirkinlik diz boyu zaten.)

Açtım, "7. caddedeyim" dedi. "Hangi 7. cadde, Ankarada mısın?!" dedim, Ankara'daymış. "Kalk gel" dedi, "Gelirim de dönemem, cehennemin dibinde yaşıyorum ben" dedim. Ev ayarlamışlar falan filan.

İnanın ne  çok saf, ne çok iyimser hisler içindeydim, ne de çocuğu çok özlemiştim. Yani Mert, çocukluğumun bir kısmını temsil ediyor benim için. Zamanla bozulduğunu düşündüğüm, bozulduğuna üzüldüğüm bir adam. Kendisine de söyledim, büyüdükçe salaklaştı. Bu yüzden bizim Mert'i aradım, sarışın olanı, beni ekeni, eski sevgilim olanı. "İlkokul arkadaşımla buluşacağım ama bok da çıkabilir, haberin olsun." diye. Neden ona haber verdim onu da bilmiyorum. 7.caddede McDonalds'ta oturuyordu iki arkadaşıyla birlikte, tanıştık, selamlaştık. Kalkıp başka bir yere geçtik, birer bira içtik. Başka bir kız gelecekti, biz ona B diyelim. Fakat B ekti bunları, eğer B de bize katılmış olsaydı, her şey farklı olabilirdi.

Caddede yürürken "Allahım bir insan nasıl hiç değişmez ya?!" diye isyan ettiğimi hatırlıyorum. Mert ilkokuldaki kadar çok konuşuyordu, kendinden ilkokulda ettiği kadar çok bahsediyordu. Bize dakikalarca, beşinci sınıftayken nasıl yedi kızı birden idare ettiğini anlattı. "Çünkü 12 yaşındaydınız Mert" dedim, gözlerimi devirdim. B'nin bizimle gelmeyeceği anlaşılınca kalkmaya karar verdik, eve geçtik. Sekiz kez falan yanağımdan öpmüş, Osman'a 120 kez artık yatması yönünde imalarda bulunmuş olabilir. Buradan sonrası saf iğrençlik.

Osman yatınca Mert bana yavşamaya karar verdi çünkü eldeki tek kız bendim. Ben kendime Mert'i aşağılama konusunda izin verdim çünkü çok sıkılıyorum, çünkü insanlar inanılmaz sefil ve çünkü malım. O beni öptü. Ben de onu öptüm. Ama öpüştük diyemiyorum çünkü öpüşmek dışında her şeye benziyordu. Hayatımda hiç kimseyi bu kadar ilgisiz öpmemiştim galiba. Sonra Mert bana iltifat etmeye başladı. Söylediklerinde zerre kadar samimiyet bulunmadığını ikimiz de biliyorduk, bunu bildiğimizi de biliyorduk ama her nedense iltifat etme konusunda ısrarcıydı. "Saçmalama" dedim. Hatta birkaç milyon kez "Sen salak bir çocuksun Mert, bu yüzden sus ve uyu." dedim. "Sana kalırsa ben hep salak bir çocuğum zaten, hep öyle oldum." Gerçekten de bana kalırsa hep salak bir çocuktu ve hep öyle oldu, haklıydı. En sonunda "Bütün romantizm numaraları geri tepti" dedi. Kahkaha attım. Çok fazla kahkaha attım, o sarhoşum sandı ama değildim. "En az benim kadar zekisin ve sekiz yaşımdan beri bunu kabullenemiyorum." Buna daha büyük bir kahkaha attım. En sonunda Mert'ten kurtuluşu Osman'ın yattığı odaya saklanmakta buldum. O uyuyunca da dönüp diğer koltuğa yattım.

Sabah erkenden yola çıkacaklardı bu yüzden erkenden uyandık. Tanrım bir insan nasıl bu kadar çok konuşabilir?! Uyanır uyanmaz bir şeyler anlatmaya başladı. Sonra durdu, biraz gücenik bir tavırla suratıma baktı ve "Ben susayım di mi?" dedi. "Sus valla" dedim, "zaten konuştuğunun da beş kuruşluk değeri yok." Sonra toparlanıp çıktık evden, diğer Mert'in evine geçtim. Başıma gelenleri ona daha detaylı anlattım, nedense bunu çok komik buldu. Çok iyi bir deneyim yaşadığıma inanıyor, nedense aynı fikirde değilim. Cennet Teyze çok nefis börekler yapmış, onlardan yedim, uyudum. Banyo yaptım, sonra Mert saçlarımı taradı... Ayh hayatın iki farklı ucu. Mesela öbür Mert de bütün gece götüme baktığını itiraf etmişti. Gerçekten hayat çok katmanlı çok garip.

Salak olan Mert, "On senedir görüşmüyoruz, birbirimizi özlemişiz" dedi, "neden böyle yapıyorsun?" Ben güldüm. "Saçmalama Mert" dedim ve güldüm. "Şimdi bir on sene daha görüşmeyiz, hiç pişman olmayacak mısın?" dedi. "Hiç olmayacağım" dedim.

Metroda kendimi düşündüm. Ben galiba gerçekten insanları yavaş yavaş terk etmişim. Eskiden olsa üzülürdüm, bütün bunlara kırılırdım. Ne kadar hafif anlatıyorum, yine de ne kadar sefil anlar. İkimiz adına da aslında. Benim Mert'e sergilediğim tavrı, o kayıtsızlığı ve o alaycılığı bir başkası bana sergilese burnuna yumruk atardım. Mesela hayatımın 7 senesini mücadele ederek geçirdiğim adam, o zamanlar çocuktu tabi, şimdi gözümde bir karıncadan daha minik. Ama bunu da ben istedim sonuçta, bunu görmeyi de, bununla yüzleşmeyi de. Kendimi böyle bir durumda görmeyi de. Kendimle yüzleşmeyi de.

Sonuç olarak kendimle ilgili hoşlandığım şeyler öğrendim. O suçluluk hissinin yok oluşu, midemdeki bulantı, herkesin yaptıkları yüzünden herkes adına utanma hissi gitmişti artık. Biraz pervasız biraz acımasız olmaktan hoşlandım. Artık böyle şeylere kırılmıyor olmaktan hoşlandım. Kendimi çaresiz hissetmiyor olmaktan, hiç kimseden hiçbir şey beklemiyor olmaktan, çoğu zaman en kötüsünü bekleyip durduğumu fark etmekten ve bununla barışmaktan da hoşlandım. Sevimsiz tecrübeler insanlara ilginç farkındalıklar sağlayabiliyor. Ama en az 10 sene Mert'i tekrar görmemeyi, bir beş sene herhangi bir ilkokul arkadaşını görmemeyi tercih ederim sanırım.

6 yorum:

  1. Son paragrafında not defterime yazdıklarıma çok benzer şeyler yazmışsın.
    Hepsine katılıyorum.

    Bir de Mert'lerin evindeki gece gibi bir sürü saçma gece geçirmiş biri olarak "bir sürü" geçirince gerçekten kötü ama birkaç tane geçirmek iyi bir deneyim oluyor.
    (İçerideki odaya gitmek, sonra salona dönmek hahah :D Benim de en sık uyguladığım taktik.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay bir sürü geçirmek istemiyorum, geçirmem umarım ama içimden bir ses "Ahahah bebeğim, tabii ki geçireceksin." diyor. Sanırım bazı beylerin pipi hacmiyle beyin kullanma kapasitesi ters orantılı... İyi ki içerideki odalar var :D

      Sil
  2. ha haaa ama salak mertle diyaloglarınız cidden komik yaaa. çok saçma laflar sölemiş ha haa :)

    YanıtlaSil
  3. asılma durumunda ne salak oluyo erkekler yaaa :)

    YanıtlaSil
  4. salak mertle konuşmalarınız komedi filmi gibi yaa :)

    YanıtlaSil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;