21 Mart 2016 Pazartesi

B, Bira ~ Tom Robbins

"Hep böyle cesur olacağına dair bana söz vermeni istiyorum. Devlet memuru kılığındaki sömürgenler seni abartılmış, içi boş tehlikelerden koruyacağız dediklerinde arkanı dönüp kaçacaksın. Seyahat etmekten, senden farklı insanlardan, örümceklerden, yarasalardan, serserilerden, dişçilerden, avukatlardan, akranlarının baskısından, zevksizlikten, toplum tarafından dışlanmaktan korkmayacaksın. Sakın seni korkutmasın, emniyetsizlik hissi ya da Şeker Cinleri..."
"Neden Şeker Cinlerinden korkayım ki?.."
"Boş ver şimdi onları. Unvan sahibi adamların karşısında el pençe divan durmayacaksın ve en önemlisi sevmekten korkmayacaksın; sevginin karşılıksız kalabileceğini düşünsen bile."

Bu yazıyı kopyalayıp direkt kitap bloguma yapıştıracağım zira, kitap için ayrı bir yazı yazıp sefil hayatımı anlattığım ayrı bir yazı yazmaya ne halim var, ne de gerek var. Nasılsınız arkadaşlar? Umuyorum canlısınız. Umuyorum sevdikleriniz canlı. Birileri bizler kadar canlı değil ama ve birilerinin sevdikleri de öyle. Bununla başa çıkma adına neler yapıyorsunuz? Ben nugget pişirip tüketiyorum bol bol, uyuyorum. Çok fazla okuyamıyorum.

Perşembe günü Uğur Bey'le randevum vardı. Acaba ölür müyüz diye düşündüm, düşünmedim değil. İnimizden zaten nadiren çıkıyoruz, çıktığımızda da korkaklık etmeyelim bari diye yüreklendiriyorum ben kendimi. Aynı zamanda kendime kızıyorum da.

Kelimelerim tükendi. Ne söylesem samimi gelmeyecek, biliyorum. Bana bile gelmiyor. Keşke orada olsaydım desem -ki düşünüyorum da bunu- söylenecek laf değil. Ayrıca ölmekten de deli gibi korkuyorum. Çok üzülüyorum desem, şehir dışındaki inimden neye ne kadar üzülebilirim? Tepki göstereyim desem, tivit atmak dışında ne yapıyorum? Anlayacağınız çaresiz hissediyorum, susuyorum ben de. Bazen dayanamayıp bir bağlantı paylaşıyorum, yarım saat sonra müzik açıyorum, şarkı bitmeden kendimden utanıyorum falan... Hayat döngüm böyle bir şeye evrildi.

Musically diye bir uygulama keşfettim, çok keyifli. Yol vidyolarımı şarkılarla birleştiriyorum, onun dışında apır sapır başka vidyolar da çekiyorum (mesela). İlgilenirseniz bir bakın, orada da cessiebalik olarak var oluyorum. 

Şimdi, keyfim çok kaçtı ama kitap hakkında konuşurken yerine gelir diye umarak, size kitabı anlatmaya başlayacağım. Başlıyorum.

Tom Robbins'in Dur Bir Mola Ver'i zannediyorum iki senedir kitaplığımda okunmayı bekliyor. Geçen dönem izleyici etiğinde bahsi geçti diye Parfümün Dansı'nı aldım iki senedir bekleyen zavallı kitaba bir kez daha aldırmaksızın ve hemen okumaya başladım. Bir sürü cümlenin altını çizdim (umuyorum bir gün yayınlamayı da başaracağım -.-) ama hakkında iki satır yazamadım galiba, en azından ben öyle hatırlıyorum. Keyifli bir kitaptı Parfümün Dansı gerçekten. Tom Robbins bir kere pozitif bir yazar, hayat güzel ve daha da güzel olabilir bakış açısından öyle uzağım ki son zamanlarda, gerçekten Tom Robbins okumak iyi bir fikir olabilir galiba. Gerçi henüz yalnızca iki kitabını okudum, belki de yanılıyorum. Her ne ise karakterler, hikâye, her şey çok ilgi çekiciydi ama arka kapakta (veya önsözde) da belirtildiği gibi hayli alaycı ve oyunbaz bir dili var Tom Robbins'in ve kitap da elimde biraz sürününce bunca oyunu ve şakayı kurumuş ruhum kaldıramadı. Eli tahta cetvelli, kelebek gözlüklü, saçı topuzlu öğretmen edasıyla biraz ciddiyet istedim.

Okuduğum ikinci Tom Robbins kitabı ise B,Bira'ydı. Arka kapakta çocuklar için yazıldığından bahsediliyor ve bu kinaye mi yoksa saf gerçek mi ben anlayamadım ama, eğer benim çocuğum insan olursa, yani makul miktarda aklı ve fikri olursa ve bir patates olmazsa 10-12 yaşlarında okuyabilir bence kitabı. Ben karşı çıkmam, teşvik de ederim. O yüzden bence eveth, çocuk kitabı olabilir biraz. (Ya da ben abartıyor muyum acaba? Bilmiyorum 13 yaşında Suç ve Ceza'yı okumuştum, o kadar ağır bir kitap değil sonuçta.)

Şirin mi şirin, meraklı mı meraklı, zeki mi zeki, neredeyse altı yaşındaki Gracie'nin, babasının her akşam içtiği çişe benzeyen şeyi merak etmesi ile başlıyor kitap. Annesine bunun ne olduğunu soruyor Gracie, babaya yönlendiriliyor. Babasına aynı soruyu yönelten küçük kız, maç izlemekte olduğu için kendisine zaman ayıramayan babasından baştan savma bir cevap alıyor, biraz da azar işitiyor. O esnada evde bulunan, ailenin delisi diye tabir ettiğimiz insanlardan biri olan Moe Amca'sı ayaküstü ona bira hakkında birkaç bilgi verdikten sonra, onu bir bira fabrikasına keşif gezisine götürmeye söz veriyor. O andan sonra bu bira konusu yüzünden zaman zaman ailesiyle zaman zaman kilisedeki yelloz rahibeyle (ya da ne boksa artık) başı derde giriyor Gracie'nin ama Moe Amca'sının kendisini geziye götüreceği haftasonunu düşünmek ona güç veriyor ve hiçbir şeyi o kadar da dert etmiyor.

Fakat, biranın laneti mi dersiniz kaderin cilvesi mi bilinmez, Moe Amca ayağına koca bir bira şişesi düşürüyor ve soluğu hastanede alıyor. Dolayısıyla gezi işi erteleniyor. Gracie biraz üzülse de Moe Amca'ya inancı tam ama o da ne? Moe Amca bir ımm nasıl desem... neredeyse anarşist, bencil ve tutkulu. Doktoruna aşık olup onunla Costa Rica'ya yerleşmeye karar verip bunu da minik kıza telefonla bildirince... Hem de tam doğumgününde... Gracie dolaptan kaptığı biraların birini doğum günü pastasına fırlatıyor, bir tanesini de mideye indiriyor. Eğer altı yaşında bir çocuksanız, bir bira, bira perisiyle tanışmanız için yeterli olabilirmiş demek ki...

Gerisi Gracie ile bira perisinin gezileri ve maceraları.

B,Bira, minik ve gerçekten çok eğlenceli bir kitap. Ben inanılmaz keyif alarak okudum. Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğim, eğer bira içmeyi seviyorsanız aman diyeyim elinizin altında bir iki şişe bira bulundurun.

Nihayet Usta ile Margarita'ya başlamış olmanın sevincini yaşıyorum bir yandan. Üç senedir falan okumak istiyordum galiba. Mert'le kavga edip duruyoruz, tüm bunlar dışında kayda değer hiçbir şey yok. İçimdeki kasvetten kurtulmaya çalışmak adına birkaç bölüm daha Kısmetse Olur izleyeyim ben.

2 yorum:

  1. Merhaba :)
    Okudum baya, hissettim, anladım, kafa salladım söylediklerine. Biz de evdeyiz, bi demlik çaydanlık eşliğinde kekli gecelerde vakit öldürüyoruz sürekli. Yaşananlara karşı duygularımız karşılıklı, müzik açma eylemlerimiz de farksız..
    Kitap ilgimi çekti etkilendim, bira açıcam birazdan :)
    Ben de de var bi Mert, biz de durumlar sakin :) Kasvetten kurtulmak adına yapılacak en iyi çözüm; Kısmetse Olur :)

    Öpüyorum, güzel geceler..
    (gelirim yine)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşananlar hep ortak değil mi? Bunu bazen üzücü, bazen rahatlatıcı buluyorum. Keşke ortak sevinçlerimiz olsa hep :)

      Beklerim.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;