28 Mart 2016 Pazartesi

bir konser, bir kitap ve uterusumda katliam var...


Of sonunda oldu, sonunda başardık! Gitmek istediğim bir sürü konseri (patlamadan sonra konser dinlemeye halim mecalim kalmadığından özellikle IAMX'i) kaçırdığım için üzülüyordum. Bu yüzden Peyk konseri beni hayata bağlayan son arterdi sanıyorum. Yine de o da bir son dakika kararı oldu.

Tam bahar geldi diye seviniyorum hava kapanıyor, şu an karımsı bir şeyler yağıyor. İnsaf yahu mart bitiyor, ne karı bu?! Üstelik bu kez canım Ece bizi evine davet etmişti konser sonrasında ama yanımda Mert'i taşımak gibi bir ımm handikapım var ve o da biraz sosyalleşsin, kafasını evden çıkarsın istediğimden "Hıı tamam o zaman sen gelme ben Ecelerle takılayım" diyemiyorum tabii ki. Desem de aklım onda kalır zaten. Mert'i ikna ettiğim de Ece'ye mesaj attım -ki bu konser sabahıydı- ama onlar da başka planlar yapmışlar falan filan. Yine de konser boyunca beraberdik.

Çok tenhaydı. Bu üzücü çünkü bence keyifli bi' grup Peyk. Hava çok soğuktu ama baharın gelişini hava şartlarına bağlamayan bir sürü genç olduğundan -şükürler olsun ki- sokaklar bir parçacık daha canlıydı kışa nazaran.

Konserde Ali Fuat Hoca'yı gördüm -kamp hocam-. Yanına gidip selam verdim. Yalnız başına dinliyordu, Mert'i sordu ikisini tanıştırdım. yalnız mısınız hocam dedim, arkadaşlarımla geldim ama arıza çıkardı gelmiyor yanıma, en iyisi sen bir git konuş dedi. "Hocam delirmeyin!" dedim. "Bir şey olmaz bak orada oturuyor" dedi. Gösterdiği yönde bir hanım ve bir bey sakin sakin oturuyorlardı ve hocanın arkadaş olacağı tiplere benzemiyorlardı. "Hocam şuradaki hanımdan ve beyden mi bahsediyorsunuz?" dedim. "Evet" dedi. Tabii ki yanlış insanların yanına göndermiş beni gkjdjkgfd. Gidip hanımefendiyle tanıştım ve hocayla uzaktan yakından alakası olmadığını öğrenerek döndüm ve hocaya çemkirmeye hazırlanırken tanışmam gereken hanımefendi -da da daaaaaaaaaaağ!- yerinden kalkıp bize doğru yürümeye başladı. Tabii yaşı ve görgüsü nedeniyle bana nazik davranmış da olsa ben anladım ki hoca bir ejderhanın gözüne parmak sokup beni de yanına yollamış, alacağı olsun!

Konser bitince Telwe'ye geçtik, o saatte açık olduğuna emin olduğum tek yer olduğu için, her zamanki gibi. Oturuyoruz, ben ne güzel ilacımı birayla yudumluyorum -beni çılgın gkjdhf of- Mert kahve söylemiş, keyifliyim, tutturdu ben aşağılık biriyim diye. Sonra dedi ki ben müzik dinleyeceğim ya da Sıhhiye kampüsündeki kütüphaneye gidelim. Saat daha bir arkadaşlar bu esnada bir! Ben ne yapacağım beş saat kütüphanede?! Neyse ben kendi çapımda delirdim çünkü bu ikimizin de bildiği bir şey, evimiz cehennemin dibinde, beyefendi araba kullanmayı sevmediğinden bir arabamız yok ve arkadaş edinme konusunda bir dağ trolü kadar becerikli. O müziğini dinlerken Görkem'e de söylediğim gibi, daha sonra Mert'e de söylediğim gibi, ani duygu yoğunlukları ile kendimi pencerelerden atmamamı, bileklerimi kesmememi bekliyorlar ve bu beklentileri bence karşılıyorum. Bir gece uykumdan aniden uyanıyorum mesela, her yer sarsılıyormuş gibi hissediyorum ama gerçek olmadığının farkındayım ve bunu yaşadığımı anlattığımda "tamam takma onu kendini sakinleştir" gibi bir yanıt alabiliyorum. Birileri bir şeyler anlatıyor ben kopuyorum -hop başka bir dünyadayım. Hayır uyuşturucu / uyarıcı bir madde falan almış olsam paniklemeyeceğim de hiçbir şey kullanmadan böyle olunca panik atak krizlerinin eşiğinden dönüyorum, bana söylenen hep şu: SAKİN KAL, HİSLERİNE ÇOK KAPILMA, MANTIĞINI KULLANMAYA ÇALIŞ. Arkadaşlar yani ben böyle şeyler yaşarken benden beklenen bu ise ve ben de hıı taam öyle yapmaya çalışayım diyip gerçekten öyle yapmaya çalışıyorsam bir konser sonrası sokaklarda sürtüyorken anın tadını çıkarmayı ve karşımdakinden asılsız fikirlerinin yarattığı küçük depresyonu beş saat sonraya ötelemesini istemeye hakkım var bence. Bence var. Ya da kimse de benden sakin olmamı istemesin a-me-ka.

Neyse sonra hepimiz sakinleştik ve toparladık geceyi. İnanılmaz sarhoş bir kız biramı önümden kapıp bir yudum içmek istedi ve arkadaşı tarafından engellendi fkdsjfkds. Yalnız çok temiz, çok güzel sarhoş olmuştu, bence hiç ayıltmamalılar onu.

Oradan kalkıp turladık biraz kızılayda fakat donduk! Donduğumuz için gördüğümüz ilk çorbacıya daldık, sonra da eve geldik zaten.

Reglim. Uterusumda katliam var. Bütün gün uyudum o yüzden bu saatte uyanığım. Mert bu konuda çok hassas davrandı, bana ilaçlarımı içirdi ve sıcak su şişeleri hazırladı, çünkü sıcak su torbamız yok. Yemeği de o yaptı, pilav ve et. Günün anlam ve önemine istinaden pilavımı şu şekilde servis etti:
Şimdi sıra kitapta...

Yalnız Kadınlar Arasında... Pavese de ruhu ve kalemi karanlık canına kıyan güzide yazarlarımızdan biri. Ben kendisine Tezer Özlü üzerinden aşinayım. Bir Tezer Özlü tutkunu olmasam da biliyorsunuz okumayı sevdiğim, kalbime dokunan yazarlardan biri ve onu bunca etkileyen bir başka yazarı tanımak istememem olacak iş değildi. Bir kitap alış verişi sırasında kapağının da güzelliğine vurularak kitabı aldım. Hazır Bahar Okuma Şenliği'ne katılmışken de ilk kategoriye dahil ettim kitabı. Gerçekten de olaylar bahar mevsimini de kapsıyor bu arada, kitap değişikliği yapmama gerek yok.

Orta yaşlı bir kadın yıllar sonra doğup büyüdüğü kasabaya, Torino'ya dönüyor. Zamanında bir adamla birlikte kasabadan kaçmış, daha sonra ayrılmışlar. Kadın orada moda üzerine çalışmaya başlamış ve bir şirketin uzantısı falan gibi bir şey olarak -benim anladığım kadarı ile, acaba kitabı anlamış mıyım ki?- kasabay gelip bir dükkân açmaya çalışıyor. Bu esnada kasabadaki insanlarla tanışıyor, tahmin edersiniz ki bu insanlar ayaktakımı değil. Yaşamı boyunca hiç çalışması gerekmemiş hanımlar, hanımlara ilgi duyan hanımlar, işkolik hanımlar, aklı beş karış havada ressam beyler, insanlardan kaçmaya çalışan hanımlar, tüm bu hayatlar arasında şekillenen bir intihar.

Daha fazla ne diyebilirim gerçekten bilmiyorum. Kitabı çok fazla sevmedim, Zihin'in tahmin ettiği gibi çok bunaltıcı buldum. Bütün bu insanların hayatındaki anlamsızlık ve anlam arayışı -kendi hayatımdaki anlamsızlık ve anlam arayışı- ruhumu bunalttı. Sayfaları hızlı hızlı çevirmek için elimden geleni yaptım. Yine de biliyorum ki, güzel bir kitap. O yüzden size öneriyorum.

Yarabbim elimde o kadar çok kasvet kasvet ve intihar intihar kitap var ki, Mine Söğüt'ten ve Pavese'den sonra bir tanesini daha yüreğim kaldırmayacak o yüzden... Otostopçunun Galaksi Rehberi'ne başlıyorum... Size muhteşem bir şarkı bırakıp buralardan gidiyorum.

2 yorum:

  1. Doğru tahmin :) :/ Güzel Yaz daha olumlu bir kitap, fakat Yalnız Kadınlar Arasında kadar beğenmemiştim. Maalesef Pavese ile yolculuğum iki kitapla sınırlı. Günlükleri'ni çok methediyorlar ama zaten kütüphanemde yeterince kitap var sırada bekleyen. 1-2 sene içinde Pavese'ye yeniden döneceğim sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de elimdeki kitaplardan eritmeye çalışıyorum. Ama bilmiyorum yani kesinlikle başka kitaplarını da okurum. Otostopçunun Galaksi Rehberi çok keyifli o buhranlardan kurtuluşumuz! :D

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;