24 Mayıs 2016 Salı

çeşitli çemkirişler, bir teşekkür

az önce mina'ya yazdım feysten, şimdi buraya yazacağım, öfkemi boşaltamadım. ama önce teşekkür... teşekkür mühim. bu teşekkür, tabii ki tahmin edeceğiniz gibi mina'ya. tee ben lisedeyken "haydi mektup arkadaşı olalım" temalı bir kartla hayatıma girdi ve o günden bu yana bütün varoluşsal hezeyanlarıma, abuk subuk gönül meselelerime, saçlarına aklar düşe düşe ruhu darala darala katlandı. kedime ev buldu. saçma hayatıma dahil oldu ve elinden gelen her şekilde bana yardımcı oldu, küçük sefil dertlerime ortak oldu. bana muhteşem kitaplar muhteşem çoraplar gönderdi. hayatımda gördüğüm en iyi insanlardan biri ve bana sorarsanız artık benim için aileden biri. vallahi bunu hak ediyor muydum hiç bilmiyorum ama hayat bana böyle bir güzellik yaptı. bir kez daha zırvalarımla kafasını şişirdikten sonra, kendisine koskocaman teşekkür ediyorum. bu blogun bana kazandırdığı en güzel şey de işte bu olabilir.

çemkirişlere geçiyorum. DUVARLARA KONUŞUYORUM ARKADAŞLAR, DOĞDUĞUMDAN BERİ DUVARLARA KONUŞUYORUM. artık etrafımda yaşam adına anlam bulamayan bir tane insan görmek istemiyorum, artık sıtkım sıyrıldı yemin ederim. öfkeliyim.

hepimizin yolunu kaybettiği dönemler olamaz mı? olabilir, neden olmasın. benim olmadı mı, olmuyor mu? oluyor. hepimiz kafamızda ölümü kurgulayabilir ve bunun rahatlığını arayabiliriz. benim bunlara itirazım yok. ama şu sevimli gezegende, kuşların, deniz analarının, zürafaların, salyangozların falan da yaşadığı inanılmaz zengin gezegende sen anlamsızlığa zamk gibi yapışmışsan da gelip bana mutsuzluktan şikayet etme.

nedir anlam allah aşkına? anlam nedir, nerelerde bulunur? bulunmaz anlam, aranmaz. yaratılır. nazım hikmet söylemiş onu, demiş dünyamız soğuyacak, tıkır tukur yuvarlanacak uzayda boş bi ceviz kabuğu gibi. bir uzaklaş şimdi, uzaklaş hayal et. güneş sönmüş işte, dünya bomboş salınıyor boşlukta. söyle bakalım yüzyıllara yayılmış insanlık tarihinin ne anlamı vardı? onca savaşın ne anlamı vardı? müziğin ne anlamı vardı -ki artık yok. edebiyatın ne anlamı vardı? biz neden şehirler kurduk, binalar inşa ettik, uzaya uydu gönderdik? yani o karanlığı ve sessizliği düşün bir, ne anlamı vardı?

ama adamın da dediği gibi, işte bunu bilerek, bunun acısını şimdiden çekerek ama bir sincap gibi yaşayacaksın. zeytin dikeceksin gelecek nesillere kalır mı kalmaz mı diye düşünmeden. ilk anda ölmek mümkünken yıllarca sürecek savaşın sonunu merak edeceksin. aha bu kadar basit, mevzu bu. ve fakat kimselere anlatamıyorum.

işte hani biz mükemmeliz ya, çok güzeliz falan. hani çok yüksek egolarımız var ya her birimizin, sarsılmaz özgüvenimiz falan. e geçmişte çok yara almış olmak da kaçınılmaz. çözdük ya hayatı, insanları, her şeyin ne boş olduğunu anladık ya. bir şey de hissetmiyoruz hani çünkü insanüstüyüz artık. aşık da olmuyoruz çünkü boş işler bunlar. çok matah bir şey ya hani böyle kendini inanılmaz egoist bir insan olarak göstermek. kimsenin yorumu seni yaralamayaz yıkamaz falan. hadi hayırlı olsun e ben ne diyeyim sana?

e sen hayatında bir kadının elini "acaba bunu siker miyim" diye düşünmeden tutmazsan, e sen hayatında bir insanın gözlerine korkmadan bakmazsan, e sen kendinde gördüğün / gördüğünü sandığın çirkinliği bütün insanlara mal edip hepsinden köşe bucak kaçarsan tabii ki her şey anlamsız, tabii ki mutlu olmazsın amınakoyayım. bak sinirlendiriyorsunuz beni ağzım da bozuluyor.

ben romantiğim arkadaşlar, bir bok da bilmiyorum. kendi dünyam var benim, dışarı da çıkmıyorum, orada takılıyorum öyle. benden başkaca öğüt duyamazsınız. "bu olmazsa başkası olur ya amaaan" diye diye birbirinize aşkınızı ilan ediyorsunuz anasını satayım. yok ki olmazsa olmazınız, insan olabilir bu, başka bir şey olabilir önemli de değil. öyle yaşarsan anlamsız tabi her şey.

yahu bir işin olacak bu hayatta, yapmaktan memnun olduğun bir şey olacak. bunu yapmasaydım ölürdüm herhalde ben ya dediğin bir şey olacak işte sen onunla var olacaksın ve var edeceksin. güzel bir şey inşa edeceksin. sonra birinin elini tutacaksın böyle sıkı sıkı. bu birisi sevgilin de olmak zorunda değil ha, olsun kız kardeşin olsun, can dostun olsun, anan baban olsun. götüreceksin ve diyeceksin ki, işte bak, bunu ben yarattım. bunu ben yaptım, ben bunu yapmak için yaşıyorum. yani diyorum ki, güzel bir şey inşa edeceksin ve onu güzel insanlarla paylaşacaksın. paylaşacaksın ya. oturup bön bön bakmayacaksın işte, şimdi ben bunu yaptım ve eee? ne oldu, şimdi ne olacak demeyeceksin! büyüteceksiniz onu birlikte, bakacaksınız, göreceksiniz. o elini sıkı sıkı tuttuğun kişi var ya, her kim ise, işte o öyle biri olacak ki o da anlayacak, senin neden bunu inşa ettiğini, neden bunu var ettiğini, neden bunu var etmek zorunda olduğunu. bazen de yanlış kişiyi götüreceksin bi sik anlamayacak, olabilir amk, o da hayatın bir yönü. önemli değil. mutlaka bir anlayan çıkacak, belki sen fark etmeyeceksin. belki biri senin elinden tutacak diyecek ki ben bir şey gördüm, biri var etmiş o şeyi, o şey dünyanın en güzel şeyi, görmeni isterim. bir bakacaksın bahsettiği şey senin inşa ettiğin şeymiş. ve bunların hiç biri de olmayabilir anasını satayım ama, ama işte, o şey her ne ise, sen bunların olmasını bile beklemeden inşa edeceksin.

bir gün biri senin elini tutup kendi inşa ettiği şeyi, o şey her ne ise, gösterdiyse, küçümsemeyeceksin. ilgisiz davranmayacaksın. bileceksin ki onu yapmasaydı yaşayamayacaktı, bunu aklından çıkarmadan bakacaksın yahu. işte belki o senin kurtuluşun olacak tüm anlamı kaybettiğinde çünkü birilerinin var oluşu orada ortada duruyor işte. bu, bu kadar basit. bu kadar karmaşık.

ama anlatamıyorum kimselere, dinletemiyorum da. ben malım zaten, her şeyin en iyisini en güzelini siz biliyorsunuz ben bir şey bilmiyorum. ondan sonra ALLAH STANDARTTAN AYIRMASIN diye dolaşın ortalıkta, çok matah bir şey çünkü o kaybeden edebiyatı, kaybeden olmak. ay aman ne diyeyim ben ya, daha da konuşmuyorum duvarlara. 


6 yorum:

  1. ya ne güzel bi sitem yazısı bu!!

    çok güzel içini boşaltmışsın. her cümleyi aynen aynen evet EVET YA AYNEN......... diye diye okudum gerçekten.

    mina'yı da bi an mina okudum eheh :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep döküyorum içimi, döküyorum döküyorum ama dökemiyorum. Sonra çok pasif agresif bi tutum sergilediğimden mi tatmin olamıyorum acaba diye düşünüyorum. Dönüp bakınca çok da pasif olmadığını da fark ediyorum çünkü ben bunları hep muhatabı kimse onun yüzüne yüzüne de söyleyebiliyorum. Hani rahatlamam için daha ne yapayım oğlanın evini ateşe mi vereyim bilemiyorum. Çare her zaman olduğu gibi yine zaman herhalde ne bileyim...

      Mina çok çekiyor kahrımı, cağnım mina, iyi ki var mina. Sen de iyi ki varsın <3

      Sil
  2. Ahhahha ay estağfurullah, senin aslında bana hiç ihtiyacın yok, bütün sorularına gayet güzel cevaplar veriyorsun zaten. Lisedeyken bile benden daha olgundun :) Bence en acayibi kediye ev bulmamdı, hala inanamıyorum. Sabah akşam evdekileri sıraya dizip dövüyor, tavanda yürüyor filan, gene de evdekilerin gözlerinden kalpler fışkırıyor, buna da inanamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay öyle olamıyor Mina, cevap veriyorum bazen evet ama hadi uygulayayım diyince elde var sıfır. Ama son kararımı uygulayabiliyorum galiba bak, en son erkek nüfusuna rest çekmiştim ya, ondan bahsediyorum ahaha.

      Kediyi çok özlüyorum. Eve ilk geldiği zamanı görmüş olsaydın hayretin daha da artardı. Ay çok duygusallı uzun bir cevap geliyor tam şu noktada. O kadar minikti ve o kadar ürkekti ki, eve getirdiğimiz ilk gece bizden kaçıp koltuğun arkasına saklanmış, sağolsun oraya kakasını yapmayı da ihmal etmemişti. Sonra yakalayıp kucağımıza aldık karnını tuttuk ısıttık falan sakinleşti. Yanından uzaklaşınca miyavlamaya başlıyordu, o gece kediyi kendi haline bırakıp uyuyamadık. Çok perişan bir hali vardı, yürürken devriliverecek gibi görünüyordu. O kadar kötü bakmışlar ki hayvana, daha annesinden bile ayırmamaları gerekiyormuş. Veteriner bize ölebilir kendinizi hazırlayın demişti. Sonra evet şımarık bir çocuğa dönüştü, bizim de ayaklarımızı kemiriyordu mütemadiyen ahah. O kadar enerjiyi nasıl ve nereden topladı da şimdi böyle etrafa saçıyor ben de buna şaşırıyorum. Ay Mert'i bu konuda asla affetmeyeceğim, geçenlerde konu açıldı bir şekilde, yine bunu konuştuk. Yemin ediyorum hayatımda üzerine o kadar titrediğim başka canlı olmamıştı. Kandırıldım kandırıldım!

      Sil
  3. ''Duvarlara konuşuyorum arkadaşlar. Doğduğumdan beri duvarlara konuşuyorum.'' Al sana tokat gibi cümle. Cessie yine tokat gibi bir yazı yazmışsın. Çok güzel bir iç döküş yazısı olmuş. Bu cümleyi her zaman hatırlayacağım. İnsan çözülmesi zor bir bilmece bence. Tam çözdük derken yanıldığımızı görüyoruz. Böyle çemkirişlere tam gaz devam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay sonunda birileri sesimi duyduğu için çok mutluyum vişnecim gerçekten. Bu aralar her konuda patlamaya hazır bi bomba gibiyim. Bol bol çemkirebilirim ve fekat kendimi tutuyorum çünkü çemkirmekte de bir anlam bulamıyorum çünü DUVARLARA ÇEMKİRİYORUM. Hayat, insan ilişkileri çok garip gerçekten, herkes her şeyi çözmüş ama ben içinden çıkamıyorum. Artık zaten bananeamkya dönemine girdim galiba öyf, kimseler için çabalayacak halim kalmadı.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;