24 Mayıs 2016 Salı

gün geçmiyor ki arkadaşlar...

güzel bir şarkı ile başlayalım meheh. gün geçmiyor ki arkadaşlar başıma bir ilginçlik gelmesin. birincisi, çilekli dayının kızıyla uğraşıp duruyorum. çilekli dayı dediğim, bizi çilek bahçesine misafir eden abi. kızı ankara'da okumaya başlamış, kesin yazmışımdır, kızıyla tanışmamızı rica etmişti. bunun üzerine feysten ekledim ben bu kızı. önce buluşma teklifimi pek takmadı. sonra hararetle hadi görüşelim demeye başladı. ulan bir çapanoğlu bekliyordum zaten, beklemiyor değildim. akçay'dan dönünce buluştuk kızla, tüm amaç beni mega holdings işine bulaştırmakmış. benden umudu kesti diyordum ama dün aradı yine, gel akşam buluşalım, bize cevabını masada ver dedi. ay ne masası ne cevabı onu da anlamıyorum yahu, ne işim var benim mega holdings ile. istemiyorum, ilgilenmiyorum daha ne bu ısrar anlamıyorum.

dün görkem'le buluştuk. tabiiki, her zamanki gibi, bu buluşmanın bir kısmında ne kadar geri zekalı olduğumu falan dinledim ve patladım. küçük bir tartışma yaşadık, sonra toparladık. tabiiki sarhoş oldum! telwe'nin ordaki midyeciye beraber midye satmayı teklif ettim, görkem'e gidek bi yerlerde dans edek diye yalvardım ama beni metroya bindirip eve gönderdi maalesef.

metroda kitap okurken biri yanıma yanaşıp kitabıma bakmak istedi. kitap mitap derken tanıştık, metrodan indik otobüs durağında sigara içip muhabbet etmeye başladık oğlanla. anıl ismi. benim otobüsüm gelince "hadi bize gidek" diye kolundan tutup eve getirdim adamı ahah. mert'i de aradım yolda, o yüzden çok şok olmadı. anıl konuştu, konuştu ve konuştu. sonra da çok konuşuyor diye utandı, utandı ve utandı. bizim içinse onu dinlemek keyifliydi.

normalde yattığımız odayı ona verdik, biz ikimiz mert'in yatağına sıkıştık. uyudum, uyuyamadım, uyanık da değildim. tuhaf, hüzünlü bir gece oldu benim için.

anıl erkenden uyanmış, odada bulduğu kitapların birine bir teşekkür notu yazmış. bize hiç ses etmeden çıkacakmış ama dediğim gibi ben de uyuyamamıştım zaten. böylece uğurladık onu. sonra kahvaltı mahvaltı derken -evde bir şey var mı yok mu bilmediğimden çocuğa kahvaltı teklif edemedim, sanırım onun da acelesi vardı zaten- bu saat oldu hâlâ uyumadım, burnumda da hâlâ bira kokusu var. ay kendime not, aklımı başımdan alacak şeylerden uzak durayım. bu her zaman alkol değil, kimi zaman da kasvetli edebiyat olabilir :D

kampa gideceğim yine bu yaz. patti smith geliyormuş, gidemeyeceğim konsere, bütün iç organlarımı satsam gidemem galiba. bir ara uğur bey'e görüneceğim, o adama bayıldığım paralar cebimde kalsa ne kadar mutlu ve sorunsuz bir insan olurmuşum gibi geliyor oysa ki...

ay ne bileyim ya keyifsizim işte bu gün. geziye giderken ilaçlarımı evde unutmam iyi olmadı mesela, öfke patlamaları ar kaming, hissediyorum... hoş değil, kendimle yaşamayı öğrenemedim bi.

bütün bunların dışında durup durup ya mert'e ya ebru'ya "neden böyle oldu?" diye soruyorum. neden böyle oldu? malım diye böyle oldu. başka sebep yok, onlar her ne kadar boku başkalarına atmaya çalışsalar da. ayh neyse geçecek bunlar, çözeceğiz hepsini. bir şarkı daha bırakayım da şuraları bir talan edeyim:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;