18 Mayıs 2016 Çarşamba

ölmedim, ölmedim!

edirne dedim, kamp dedim çıktım, dağıldım geldim ahahaha. vücudumun her yeri ağrıyor, ayak parmaklarımdan biri su toplamış. çeşitli yerler gördüm -üşenmezsem yazarım diyeceğim daha çilekli otostopu anlatamadım- çeşitli ilginç insanlarla tanıştım, iki kez balık ekmek yedim, güzeldi. tekirdağ'a gittim, kulağımda radiohead falan çaldı, o güzel değildi. 


yüzyıllar sonra yine aynı şarkı, aşağı yukarı aynı mevzu...

ateşli, metaforlu bir şeyler vardı ortada. şimdi düşününce oruç aruoba geliyor aklıma, vakti zamanında tavşan beslemekle ilgili bir şeyler söylemişti oruç aruoba. tavşan besliyordum ben o zaman, tavşan beslemeye uygun bir tabiatım olmadığını da biliyordum, görmezden geldim. vakti zamanında da şöyle dedi;

Ateş yakan, yeri ve zamanı gelince,
ateşini söndürme koşullarını da düşünmeli, ve, bilmelidir.

Ateş yakmayı bilmek,
ateş söndürmeyi bilmeyi de
gerektirir


bir ateş yaktığımı, o ateşi söndürmem gerekeceğini biliyordum. bunu görmezden gelemedim. ama ateşi söndürmemek için de oldukça didindim. ne oldu o ateş? söndü galiba, söndürdüm geldim. üşüyeceğimi sanmıyorum, yeni ateşler yakıldı çünkü. sönme zamanı gelene kadar belki de bizi ısıtmaya yeter. kulağıma küpe ettim oruç aruoba'nın sözlerini biraz. şöyle de demişti bakın;

Ateşini yakarken, ne denli üşümüş olsan; hatta, soğuktan titriyor da olsan, ateşinin sonucu olarak elde edebileceğin ısı miktarını düşünmemelisin; yalnızca, iyi bir ateş - yakabileceği; elinden gelen, becerebileceğin en iyi ateşi- yakmayı, düşünmelisin: Bunu yapabildiğinde de, sonuç olarak, zaten, o 'ısı miktarı'nı da
elde edeceksindir...


ben düzgün bir ateş yakamadım hiç. çünkü elde edeceğim ısı miktarını hesaplayıp durmaktan kendimi alamadım. öyle olunca da ateşime odaklanamadım. zaten ateş umutla yakılır, umutsuzluk, belki zamansızca söndürmeye neden olur ateşi, isteyerek veya istemeyerek. 

Unutma ki, yaktığın ateşin tek bir 'kalori'si bile
boşa gitmez: bir karşılık vardır -bulursun-
hep, en küçük ateşin için bile-
bu, herzaman seni 'ısıtacak' birşey olmasa da...


yaktığım ateşlerin karşılığını buldum mu diye sorarsanız, hep buldum. ne diyeyim, denedim, yanıldım, öğrendim. fakir avuntusu gibi geliyor bazen bana da ama, öğrenmek güzel şey.

Ateş yakan, bütün yaptıklarının kendi kuruntusu
-yanılgısı- olduğunu kabullenmeye de hazır olmalıdır
-belki de yanılsamadır- yanılsamaydı-, hepsi;
belki, ateş, hiç, yanmamıştır
-yanmamıştı--


belki ateş hiç yanmamıştı. belki söndürülen bir şey de yok dolayısıyla. kabulleniyorum hepsinin bir yanılsama olma ihtimalini de. şimdi üzgün değilim.

Ateş yakan,
ateşini yakmayabilmelidir de... 


ateşimi yakmayabilirim de...

4 yorum:

  1. geçmiş olsun annat tabiii maceralarııı :)

    YanıtlaSil
  2. cessie bu yazıyı nasıl bir ruh hali içinde okuduğumu tahmin bile edemezsin.Senin ateşten kastettiğinle benim bunu okurken düşündüklerim ve hissettiklerim muhtemelen apayrı şeylerdi.Bu ateş meselesi okuyunca bana iyi geldi.Hiç sana da olur mu bilmiyorum.Böyle duyguların,kafan karmakarışıktır ve bir anda bir dizeye ya da şarkıya rastlarsında bu benim için söylenmiş dersin.tam olarak öyle oldu bu sefer.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu yazmaya başlayınca aklıma geldi benim de, aa Aruoba da ateş mateş bir şeyler diyordu dedim, şalanj yazısı yazıcam diye başlamıştım. Aynen söylediğin şey oldu bana da, bu yazı çıktı. İyi gelmesine çok sevindim.

      Aruoba hiç sönmeyen bir ateş yakamazsın diyor, belki hiç sönmeyen ateş gerçekten yoktur ama tüm yaşamımız boyunca bizi ısıtacak kadar kuvvetli ateşler yakılabilir bence.

      İyi gelmesine çok sevindim <3

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;