6 Aralık 2016 Salı

fakd ap çocuklar

dün annem aradı, heyecanla dağ maceralarımı anlatmaya başladım. yani tabii ki bir takım mızmızlıklar, bir takım sevimsiz yorumlar, bir şeyler, ikimizin de asabı bozuldu. "3 gün arama beni" diye anneme sevgili tribi atarak telefonu kapattım.

bir iki saat sonra tekrar aradı, vicdan yapmış, uyuyamamış. sonra ağzından baklayı çıkardı: "gerçekten gelsen iyi olur cessie, baban ameliyat olacak." hobaaa. zaten her şeyden son saniyede haberim oluyor, bazen olamıyor bile. "ne ameliyatı şimdi bu?", "prostat." e iyi güzel, prostat ameliyatı bir açık kalp ameliyatı değil sonuçta. ama yazın bir ara "kanser ihtimali" hakkında bir şeyler gevelendiğini de hatırlıyorum ve bana hiçbir şey doğru dürüst söylenmiyor. hadi buyur bakalım. "baban söyleme dedi ama, ben burada olmanı istiyorum. hem ona moral olur, hem de ben tek başıma ne yaparım, nasıl yaparım bilmiyorum. sen benden daha güçlüsün, daha sakinsin, ben çok paniğim biliyorsun." gelirim dedim. babamın tahlil sonuçlarını bu gün alacaklardı, az sonra arayacağım. hafta sonu dağa gidecektim yine, bakalım gidebilecek miyim...

mert'le tabii ki yine çok çalkantılıyız çünkü aklımı kaçıracağım falan. şu eve ne zaman yemek söylesek yemeğimizden tırtıklıyor, cansu evde ne pişirse yiyor, afiyet olsun. ama beyefendi kendisine koca bir kase salata hazırlasa ne bileyim iki parça tavuk pişirse nezaketen bile olsa ister misiniz diye sormuyor. gerçekten olay kimin ne yediği değil, aldığımız pizzadan üç beş dilim yemesi sorun değil. yaptığımız yemekten iki tabak yemesi sorun değil. bana böyle davranması da sorun değil gerçekten. birbirimizde kredimizi tükettik tüketeceğimiz kadar, bana hazırladığı yemekleri falan da unutmadım hepsini hatırlıyorum. ama şu kıza bir varmış gibi davransın allah aşkına bi zahmet. bu adam hastalandı kaç kez çorba yaptı kız. doğum gününde profiterol yaptı. gerçekten ayıp biraz bence. ve bunu adabıyla anlatıyorsun dinlemiyor, hönkürerek anlatıyorsun anlamıyor. eşyalarını toplayıp odasına kapandı şimdi de çünkü konuşamıyoruz hiçbir şeyi.

ne diyordum bir süre öncesine kadar, işte dostuz da, ayrıldık ama aynı evde yaşıyoruz da cartlar curtlar. işte bu inişler çıkışlar normal herhalde, insan ilişkisi sonuçta ama belki de haklıdır herkesler, birbirimizi sömürmek ve tüketmek üzerine var oluyoruzdur. eminim onun beni sömürdüğü kadar ben de onu sömürmüşümdür, tek taraflı bir şekilde manasızca gömmüyorum çocuğu da.

"bana en son ne zaman güzel bir şey söyledin?" diyor, "güzel bir şey duymak istiyorsan güzel bir şey yap" diye çirkefleşiyorum. ama bu bir yalan, ben de biliyorum bunu. insanlara nadiren güzel şeyler söylerim. "iyi bir şey yaptığımda da normal bir şeymiş gibi geçiştiriyorsun" diyor, öfkeleniyorum. yani işte bütün bu öfkelenmelerin cartların curtların hep bir arka planı var ve bunlar da konuşulamıyor.

neyse sonuç olarak adama da dünya kadar borcum var. hepsini ödeyip bu saçma davayı da kapatmayı düşünüyorum. öyle olunca da beş kuruşum kalmıyor o yüzden yine iş arıyorum. cuma günü hocanın evine temizliğe gideceğim mesela. var mı çevrenizde temizlik işi neyin fkjdskfds.

işte sinirlendim ebru'ya yazdım "kimse de yok, hiç de olmadı" falan diye. anlık duygusallıklarla konuşuyorum, yazıyorum, konuşuyorum ama hiç biri de doğru değil galiba. en kötü zamanlarımda yanımdaydı çocuk. bir zamanlar vardı, şimdi yok. böyleyse eğer, ikimizin de bunda payı var muhakkak, kendimi hiçbir şeyden sığırmayacağım. geçen sene benimle yaşamak yaralı bir ejderhayla yaşamaktan daha zordu. istemiyorum kimseye haksızlık etmek.

ya bunu kinayeli veya bezgin bir şekilde söylemiyorum, alaylı da söylemiyorum, öfke veya kırgınlıkla da söylemiyorum, cidden samimiyetle söylüyorum: herkes hep haklıdır zaten. şimdi alsan karşı tarafı dinlesen o neler söyleyecektir kim bilir ve belki de utanıp oturan ben olacağım çünkü HERKES HEP HAKLIDIR. açılar, pencereler falan değişince kimseye kızamıyorsun, anlayınca gerçekten kızamıyorsun.

böyle işte mantığımı konuşturunca affediyorum da herkesi, umarım herkes de beni affedebiliyordur. ama duygularımı sorsanız işte içselleştirilemedi bu dinginlik bu affedicilik, muhakkak bir yerlerden bir şeyler pırtlıyor. en azından deniyorum kendimi terbiye etmeyi. annemi arayayım bir. size de şarkı bırakayım.

2 yorum:

  1. Geçmiş olsun. Umarım kötü bir şey değildir sonuçları. Dur sana bir Gorillaz listesi yapalım, iyi gelsin :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annemle konuştum, hiçbir şey anlamadım. Bir korktuğumuz başımıza geldi diyor, bir henüz hiçbir şey belli değil diyor. Çok paniklemiş kendisini darlayıp duruyor sanırım. Ben de Mecit Abi'mi aradım.
      Hiçbir şey belli değilmiş henüz. Kemik taramasında bir şey çıkmamış. Kanserse bile ilk evre, vücuda yayılmış değil muhtemelen diyor Mecit Abi'm. Ameliyattan sonra anlayacakmışız.
      Yap bana liste, canımsın <3 Ben de Adana'ya zıplayacağım şu günlerde.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;