8 Nisan 2017 Cumartesi

çeşitli kitaplar, bir çizgi roman

Okuma tempom müthiş bir düşüş yaşadı, sanki çok iyiydi de... Neyse. Geçenlerde eganba'dan bir liste oluşturduk Mert'le, çizgi romanı da o zaman aldım. Çizgi roman okumayı seviyorum aslında, sadece çok pahalı bulduğum bir şey olduğu için takip edemiyorum ama Coffin Hill'e kayıtsız kalamadım.

Tekinsiz bir kasaba var, bir de kasabanın en varlıklı ailelerinden biri olan Coffinler. Coffinlerin hadisesi biraz karışık, ailenin kadınları cadı. Bir de kasabada başka karanlık güçler kol geziyor. Bu cadıların büyülerinden de besleniyorlar hatırladığım kadarı ile.

Eve Coffin ana karakterimiz. Tam bir ergen pank fhsjkhfsd. Yani ne diyebilirim ki, yoğun bir sevgisizlik, anne nefreti falan filan derken büyük annesinin uyarılarına aldırış etmeden büyülü ayinli seksli uyuşturuculu muhabbetlere dalıyor. Bir akşam, bir ayin esnasında bir arkadaşlarını kaybediyorlar. Ondan sonra da ortalık iyice karışıyor zaten.

Birkaç sene sonrasını görüyoruz, bizim kız polis olmuş, kafasından vurulmuş ama ölmemiş, çünkü neden ölsün? Kaybolan arkadaşlarının kız kardeşinin de şaibeli bir şekilde kaybolduğunu öğrenince kasabaya geri dönüyor ve çeşitli vicdan azaplarının da etkisi ile bu kızı karanlık güçlere kurban vermemek için kolları sıvıyor.

E eski arkadaşlarla yüzleşiliyor, eski aşklar alevleniyor. Geçmişle bir hesaplaşma, bir yandan bir iç hesaplaşma derken biz de atlaya atlaya hikâyeyi okuyoruz, zamanda çeşitli sıçramalar yapıyoruz.

Hikâye enteresan, karakterlerin hemen hepsi aslında anti-kahraman. Çizgiler de başarılı. Dolayısıyla, keşke ikinci cildi de hemen bassalar...

Son zamanlarda okuduğum kitaplardan biri de Noah Kramer'in Sümer Mitolojisi. Yine aynı alış verişte sepete attıklarımızdan.

Bu aralar, biraz tarihle, biraz mitoloji ile, biraz eski insanlarla ilgilenmeye melliyim çünkü inanıyorum bu insanların çok temel bazı sorulara çok basit bazı cevaplar verdiklerine. Sümer mitolojisi hakkında hiçbir fikrim olmayan bir alandı, minik bir kitaptı bu da, o yüzden bunu aldık.

Kramer kitap boyunca, yapılan arkeolojik kazılardan bahsetmiş, Sümer dilinin kökenine biraz değinmiş, neden mitlerin çevrilmesinin bunca geciktiğinden, neden hayli eksik olduklarından falan bahsetmiş. Mitleri paylaşmış, olabildiğince açıklamaya çalışmış. Ben çok keyif alarak okudum. Herifin Tarih Sümer'de Başlar diye bir kitabı daha var, keşke önce onu okusaymışım ama olsun.

Sümer mitolojisinin -benim anladığım kadarı ile- çok naif ve çok şiirsel bir yanı var. Keşke kazsalar, çıkarsalar, çözseler ve yayınlasalar da şöyle bir güzel okusak.

Dün değil önceki akşam elime aldım şunu, bir oturuşta da bitirdim. Yani aylardır özenle satın almıyordum, Cansu almış, öyle okudum. İyi ki satın almamışım. Bu konuda çok konuşacağım, spoilerlı konuşacağım.

Tiyatro oyunu bu, biliyoruz. J.K. Rowling yazmamış, biliyoruz. Ama kapakta onun da ismi var, demek ki parmağı var bu işte, kınıyorum.

Yani sekiz yaşımdan beri Harry Potter ile yoğruluyorum ve Hogwarts'ı ben de özlüyorum arkadaşlar ama bir şey de bitmişse bitmiştir, zorlamanın, kazımanın, kanırtmanın manası yok diye düşünüyorum.

J.K. Rowling yedi kitaplık bir seri tasarladı, yazdı ve bitirdi. Öyle de bir bitirdi ki hani hiç açık kapı da bırakmadı aslında, karanlık çağın kapandığını, büyücü dünyasındaki çalkantıların durulduğunu, çocukluk kahramanlarımızın evlenip çoluk çocuğa karıştığını falan gördük. Kimimiz sevinçle, kimimiz hayal kırıklığı ile ama çoğumuz buruk bir ruh hali içinde son kitabı kapatıp raflarına kaldırdı. Ama kadın duramadı, zırt pırt abuk subuk açıklamalar yaptı. Yok efendim Dumbledore'u gay olarak hayal etmiş. E bize ne koca Dumbledore'un cinsel yöneliminden? Yok efendim aslında Harry'i öldürecekmiş ama hayranları çok üzülür diye kıyamamış. E öldürseydin? Madem öldürmedin boş yapma? Neyse kadın beni deli ediyordu. En son bir ara yine fanlara jest olsun diye bir Gelecek Postası yazısı yayınlamıştı işte karakterlerin şu anki hayatına dair. E iyi bir jest oldu tamam dedik. Ama bu ne şu an allasen?

Harry'nin çocuklarını okuyoruz aslında, ama aynı zamanda eski karakterlerin yani bizim tayfanın da zoooorla bu maceraya dahil edildiğini görüyoruz. Harry ile küçük oğlu Albus arasında çok lüzumsuz bir baba-oğul çatışması var ki bu Harry'e biraz haksızlık gibi geliyor bana. Çünkü aile özlemini bu kadar derinden yaşamış bir çocuk, muhakkak ki iyi bir baba olurdu. Yetmiyor, bu baba oğul çatışmasını ittire kaktıra Draco ile oğlu Scorpius'a da sıvıyorlar, yetmiyor Harry, Dumbledore'un kıpırdak portresine "Bana hiçbir zaman iyi bir baba olamadın, senin tarafından sevildiğimi hiç hissetmedim" diyor, Dumbledore göz yaşı döküyor, benim midem bulanıyor falan...

Çok lüzumsuz, çok cıvık bir duygusallık söz konusu. Sırf fanların içini hoş etmek için geçmişteki -sevilen- tüm karakterlere gereksiz atıflar var, onları kitaba dahil etme çabası var. Ya her şeyi geçtim Bellatrix ile Voldemort'tan çocuk yapıp bunu ortalığa salmak neyin nesi? Çok karanlık bir cadı olarak tasarlanan bu çocuğun da -tüm kitaba gereksiz bir şekilde yayılmış olan- baba-evlat duygusallığına kapılması nedir? Bana bunları bir açıklayın.

Yetmiyor, en sonunda tüm can düşmanları kol kola dövüşüyor, sarılıp ağlaşıyor ve ben ne diyeceğimi bilemiyorum.

Bir zaman yolculuğu muhabbeti var, ki üçüncü kitapta bununla haşır neşir olmuştuk. Yine pek bir şey eklemeden, çıkarmadan, saçma sapan bir şekilde satmışlar.

Buradan J.K. Rowling'e ve Harry Potter'ı kurcalayıp duran herkese seslenmek istiyorum: LÜTFEN ŞU SERİYİ SURATIMIZA SIVAMAYI VE BOKUNU ÇIKARMAYI KESİN. Yahu anlamıyorum ki, Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerelerde Bulunurlar'ın filmini yaptılar. Çok tatmin olmasam da yepyeni bir hikâye olması açısından kabul edilebilirdi. Onu yazsın mesela çok yazası varsa. Ne bileyim bu Siriusların tayfayı yazsın, Voldi'nin yeni yeni güçlendiği zamanları yazsın. Olmadı Hogwarts'ın kuruluş yıllarına gitsin, dört büyük büyücüyü yazsın, nereden esmiş de okul kurmaya karar vermişler, nasıl yapmışlar onu yazsın. Dumbledore'un öğrencilik yıllarını yazsın Grindelwald ile olan ilişkilerini iyice görelim. Ay ne bileyim ben, yeni jenerasyonu yazsın bu Harry Potter tayfasını çok bulaştırmadan. Yani Hogwarts'ı çok özlüyoruz madem, sıçıp batırmayacaksa, kullanabileceği pek çok karakter ve müthiş bir mekan ve dünya tasviri var zaten kadının elinde. Bunları böyle değerlendirsin ama dediğim gibi, bir şey bitmişse bitmiştir, artık bokunu çıkarmanın ne lüzumu var. Sinirlerim bozuluyor, hoş olmuyor. Sevmedim kitabı, baştan sona saçmalıktı. Yine de kıyamadım 3 puan verdim.

Okuduğum son kitap -bu gün başladım, bu gün bitirdim- Marquez'den Yaprak Fırtınası. Kırmızı Pazartesi'ye ba-yıl-dım. Yani senelerce kitaplığımda süründükten sonra ittire kaktıra okudum ama sonradan kaptırdım gitti, çok da ekilendim, hem hikâyeden, hem adamın anlatımından. Öyle olunca bir kitabını daha aldım hemen.

Bir uzun öykü bu. Çok akıcı, bir çırpıda okunuyor, önce onu söyleyeyim. Kurguyu ve anlatımı yine çok başarılı bulduğumu söyleyeyim. Üç temel karakter görüyoruz kitapta, hikâye onların anıları ve düşünceleri üzerinden ilerliyor. Hem zaman, hem kişiler sürekli değişip duruyor. Hikâyeyi küçük çocuğun ağzından dinlerken bir bakıyoruz annesi ile muhatap olmaya başlamışız. Ama hiçbir şekilde yadırgamıyor ve bocalamıyoruz, nasıl yapmışsa yapmış, helal olsun. Zira kolay iş değil.

Bir doktor var, onun ölümü ile başlıyor her şey. Doktorun kim olduğunu asla öğrenemiyoruz. Senelerce bir ailenin yanında yaşıyor, ailenin babasının bir takım vicdan hesapları var, kimse de ses etmiyor. Sonra basıp gidiyor, terk ediyor bu aileyi. Kasaba halkına sırtını dönüyor, seneler içinde herkesin öfkesine ve nefretine mazhar olmayı başarıyor doktor. Öldüğünde de, evinde çürümeye bırakılmasın diye bahsettiğimiz adam cenaze işlerini üstleniyor. Herkes için müthiş bir stres kaynağı oluyor bu karar da.

Kasaba çok sıcak, çok canlı bence ama aynı zamanda müthiş bir art niyetle ve kötülükle kaynıyor. Bağışlayamaz insanlarla dolu, öteki kitapta da böyleydi bu. Sanki müthiş bir coğrafya ile insanoğlunun ikiyüzlülüğü ve kara kalbi çatışıp duruyor adamın iki kitabında da. Ay bu gerçek dünyanın ta kendisi falan olabilir.

Sonunda kaldırıyorlar cenazeyi kazasız belasız. Biraz kasvet bastı içimi bir noktadan sonra, yine de elimden bırakamadım. Çok başarılı Marquez, ben okumaya devam ederim, siz de kaçırmayın.

Bir de şarkı bırakayım bağri:

6 yorum:

  1. Durdurun treni ! Ne çok kitap yazmışsın... Ben geldim ve Cessie yazıyor Marquez kitaplarını sevdiğini. Mutlandım :)

    YanıtlaSil
  2. Tarih Sümer'de Başlar ı ben de okumak istiyorum.Tarih sevgisi ağır basar bende birde mitolojisini daha çok öğrenmek istiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten çok talılar :D Ben de muhakkak bir ara okuyacağım.

      Sil
  3. Ay sen konuşurken ben rahatladım. Nihayet biri Harry Potter'a dur dedi. Fantastic Beasts'ten nefret etmiştim. Lanetli Çocuk'u ellemedim. Bazen nefretimi yan ürünlere sığdıramayıp Harry'den de nefret etmek istiyorum. Bitirmesini bilmeyen yazarlardan ve bitmesini istemeyen hayranlardan da tiksiniyorum. Yani hiç bırakmasaydın elli yıl durmadan yaz ama bitirdiğin şeye yeniden başlamaya çalışma.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben konuşurken ben de rahatladım Doğa. Fantastic Beasts'ten nefret etmemiştim ama o kadar sevmemiştim de. Arkadaşlarla gitmesek gitmezdim. Ama şu kitapla kıyaslanınca film efsane, daha ne diyeyim. Harry'den nefret etmek istemen çok doğal ben de istiyorum Harry'den nefret etmek. İşte tam da bu yüzden sakız gibi uzatmamalı, güzel bir şey yapmıştın, böyle böyle mahvediyorsun.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;