23 Ağustos 2017 Çarşamba

iki kitap daha

Arkadaşlarım artık sadece kitap yazıyorsun diye kızıyor. Ama başka bir şeylerden bahsetmeye de mecalim yok aman. Araziye çıkıyoruz, kampta salgın var, hepimiz hastayız. Hâlâ sevgilim yok. Yaşam benim için çok umut vaadedici değil. Hayatımla ilgili yeni kararlar alıyor olduğumdan da küçük anksiyete nöbetleri ile içli dışlı olup kendimi kesmemeye çalışıyorum.

Bu kitapla ilgili çok hoş bir şey gelmişti başıma. Buraya gelmeden Dost'ta gördüm bunu "Aaaaaaaaaaaaaaaaaa yeniden basmışlaaaaaaaaaaar" dedim dedim de bir türlü alamadım. Sonra kampta Cem'de gördüm el koydum, karşılığında ona bir Brautigan kitabımı verdim, evrenden almayı biliyorsan vermeyi de bileceksin diyerek. Sonra PİS TUĞÇE  okumak için ödünç istedi kitabı. Yine almayı biliyorsan vermeyi de bileceksin Cessie diyerek ödünç verdim ve KİTABIMI KAYBETTİ. O kadar sinirlendim, öyle etkili kara büyüler tasarladım ki kafamda, Fatih dayanamadı kitabı hediye etti bana. Elime geçince de hemen okudum.

Brautigan'ın en ünlü kitabı galiba bu. Ama bana sorarsanız diğerlerine kıyasla o kadar parlak bir kitap değil. Benim için Brautigan hâlâ Karpuz Şekerinde ile anılıyor.

Bir kütüphaneci var, dünyanın en tuhaf kütüphanesinde çalışıyor. Gece gündüz kütüphaneyi açık tutmak zorunda. Ya da kendisi öyle hissediyor. Dünyanın en tuhaf kitapları bu kütüphanede birikiyor. Yedi yaşında bir oğlan çocuğunun yazdığı bir kitap da var, yetmiş yaşında dul bir hanımın yazdığı kitap da. Yazılmış tüm kitaplar bu kütüphaneye kabul ediliyor. Yazar- kahraman burada neredeyse boğaz tokluğuna çalışıyor. Ama şikayetçi değil. Dış dünyadan müthiş bir izolasyon bu ve oldukça rahat bir yaşam, kendinize katlanabiliyorsanız.

Bir gün kütüphaneye dünya güzeli bir kız geliyor. Güzellik algınızı düşünün, manken olmayan bir Adriana Lima falan düşünün (böyle mi yazılıyor bilmiyorum). Bedeninden nefret ediyor hatun. Herkesin aç bakışları, tacizler, erkeklerin sürekli kendisiyle yatmak istemesi, mütemadi olarak bir "seks objesi" gibi hissetmesi gibi nedenlerden ötürü kendisini bu bedene ait hissetmiyor. Yazar-kahraman, ötekilerden farklı olarak, bir şekilde hatunu bedeniyle barıştırıyor. Sevgili oluyorlar ve kız hamile kalıyor. Sonra bir arkadaşlarını arıyorlar, kürtaj için Meksika yollarına düşüyorlar. Biz de bunları okuyoruz, tabii bir Brautigan üslubuyla. Güzel.

Yanımda bir de Şatodaki Canavar var. Belki ona başlarım, belki başlamam. Eski baskı, Hawkline Canavarı diye de çevirisi var herhalde. Altıkırkbeş bildiğim kadarı ile basmıyor şimdilerde, sağdan soldan bulabilirseniz. Bunu kolayca bulursunuz, ilginizi çekiyor ise alın, okuyun.

Bunu son kitap alış verişimde aldım yine. Philip Roth'u son zamanlarda mütemadiyen sağda solda görüyordum, hiç de ilgimi çekmemişti. Kitap bakınırken Ölen Hayvan'ı gördüm, arka kapak yazısını okuyunca dikkatimi çekti. Küçücük kitap, hemen okuyuveririm diye aldım. Hacmi küçük ama durağan, katmanlı, neredeyse biraz yorucu -en azından benim için.

Öyküyü altmışlarında bir profesörden dinliyoruz, öğrencilerinden biri ile arasındaki aşk / seks ilişkisini anlatıyor, tam ihtiyacım olan şey fkjdsld. Neyse.

Arka kapak iddialıydı fakat kitabın ilk yarısına kadar falan "eyi tamam eyi her şey seks için ve bu kadar mı yani?" diye düşündüm. Çünkü 19 yaşındaki Uygar da her şeyin seksle alakalı olduğuna inanıyor ve yaşıtlarının %80'i de hatta benim yaşıtlarımın %80'i de buna inanıyordur. Yani sık sık karşılaştığım bir fikir olduğundan biraz hayal kırıklığına uğrar gibi oldum. Ama o konuyu yazar oradan aldı, anılarla, geçişlerle, düşüncelerle, her bokla aile ilişkilerini biçimlendiren dinamiklere, oğlunun travmalarına, eski sevgililerine, hanım arkadaşlarının çaresizliğine, birey birey ilişkisine, birey toplum ilişkisine, en nihayetinde yaşama ve ölüme öyle bir bağladı ki öeeeeheeeeey diyerek bitirdim ben kitabı.

109 sayfalık bu minicik kitabı detaylandıracak olursam konuşacak çok şey var ama detaylandırmayacağım. Bunu okuyun, okuyanlarınızla öyle konuşalım.

Şimdi yeni kitap seçeceğim, hamağa serileceğim, öksüreceğim ve ölmemeye çalışacağım. Siz de ölmeyin.

2 yorum:

  1. Kürtaj'ın konusu ilgi çekiciymiş.Sen de çok güzel anlatıp anlatıp en güzel yerinde kesmişsin.Ben anlatmaya başlayınca tutamıyorum kendimi sonuna kadar geliyorum sen nasıl ser verip sır vermemeyi başardın ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hehehe ben de bazen hepsini anlatmak istiyorum ama merak unsuru ortadan kalkınca insanlar kitabı okumaya gerek duymaz diye düşünerek anlatmıyorum.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;