1 Kasım 2017 Çarşamba

çeşitli stresler, bir konser

Geçen yıl da arkadaş zoru ile bir iki vizeye girdiğim olmuştu. Ama okulu bitirmeye karar verip vizelere girmeye başlamak beni çok gerdi. Üstelik bu kararı ekim bitip kasım kapıya dayanmışken almak daha korkunç oldu, hop vizelerin kucağına düştüm. Hiçbir derse de girmemiş bulundum. Hala bir uyku düzenim yok, vizelere uykusuz giriyor olmak da bir performans düşüşü yaratıyor, mal gibi dolanıyorum çünkü ortalıkta.

Tüm bunlar üst üste gelmemiş gibi dün akşam kalkıp Büyük Ev Ablukada konserine gittim Mert ve Ebru ile. Ebru da kötü bir gün geçirmiş, protezi sorun çıkarmış. Yemek yeriz diye bir yere oturduk bir türlü kalkamadık. If'e gittiğimizde her yer tıklım tıkıştı zaten. Bir de Ebru'nun önlere sızabiliriz umudu ile bizi kalabalıkların içine çekmesi, insanlarla göt göte hapsolup kalmak falan beni çok bunalttı. Çok keyfim de yoktu zaten.

Her türlü konserde titreşerek var oluyorum, deli gibi atlayıp zıplayarak değil. O kadar alan olmuyor çünkü, Ankara'daki mekanlar orta çaplı konserlere bile uygun değil çünkü. Minicik sahneler basık tavanlar falan var, çoğu zaman sesler cızırdıyor. Bu koşullara rağmen içeriye doldurabildikleri kadar insan dolduruyorlar, kimseye nefes alacak kadar bile yer kalmıyor. Hal böyle iken benim bu konuda tavrım çok net: İlla ki grubu görerek, şarkıcının gitaristin gözüne gözüne bakarak şarkı dinlemek istiyor isem -ki istemiyorum- erkenden gidip ön saflara yerleşme taraftarıyım. Ha değil mi, sağda solda oyalanıp geç mi gittim, o zaman kaderime razı olup en insansız köşeleri kapma ve oralarda kendi halimde titreşme eğilimindeyim. Herkesin de bunu yapmasından tarafım zira dün gece yanımda zıplayıp duran kızdan illallah ettim.

Ya kolumuzu sallayacak yer yok. Tamam, zıplamak, eğlenmek, çılgın gibi dans etmek hepimizin hakkı ama koşullar göz önünde bulundurulup bu arzu minimalize edilebilir, eğleneceğiz diye önümüzdeki ardımızdaki herkesi tepelemek zorunda değiliz.

Yok efendim bira alacağım yok efendim sigara içeceğim diye köşelere ve dışarılara kaçıp durdum. Son şarkıya geldiğimizde sigaramı içmiş kapı girişinde duruyordum, karşımda da birisi dans ediyordu. Birasından ikram etti "Aaa ne kadar iyi birisin" dedim içtim. Niye içeri geçmediğimi sordu, "Çok zor geliyor şu an" dedim. Dans ederek kalabalığı yardı ve beni içeriye kadar ilerletti, birasından içmeye devam ettik, tanıştık falan. Bütün bunlar ışığında bana sarılabileceğine karar verdi herhalde, şarkının geri kalanı boyunca eli sırtımda ve belimdeydi. Ben de huysuz ve eğlenmiyor durumda idim ama o el asla popoma falan inmediği çocuk da insani sınırları aşıp ağzımın içine falan girmeye çalışmadığı için rahatsız olmadım. Sonra sarıldık ayrıldık işte oğlanla, Mert ve Ebru'yu buldum yan taraftaki cafeye oturduk birer kahve içtik, sonra eve döndük.

Gece uyuyamadım, sabah okula hiç uyumadan ve titreyerek gittim. Meğer sınav on kırkbeşte imiş. Kendi dönemimden arkadaşlarla oturduk, hepsi yüksek lisansa başlamış. Bir avuç kadarı Hacettepe'de devam ediyor, yurt dışında olanlar var, başka okullarda falan olanlar da var. Böcek labında oturduk biraz sonra çay içeriz diye başka bir yere geçtik, sonra ekoloji katına çıktık dedikodu yaptık, sonra ben sınava girdim.

Tabii ki bok gibi geçti. Bunu bekliyordum zaten. Eve gelir gelmez yattım, ancak uyanabildim. Az sonra geri yatacağım galiba, üzerimden tır geçmiş gibi hissediyorum.

Kendimle ilgili bilgi: En sevdiğim yemek galiba patlıcan dolması.

2 yorum:

  1. Şu yazdığın şeyler gece hayatımı noktaladı benim. O gerizekalı If'te gittiğim iyi ses sistemli tek konser Ünlü'ydü. Hem 90'lar meşhuru olduğu için pek kalabalık değildi hem de kendi sesçileriyle gelmişlerdi. O orta yaşa dayanmış vokal, topu topu 20 kişilik kalabalığın üstüne stage dive filan yapmıştı, nefis bir geceydi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanlar aç aç. Başka açıklama bulamıyorum, o kadar açlar ve o kadar doymuyorlar ki. Bu da çok normal, sosyal medyada orada burada "çok eğlenen" insanlar görüyorlar. Kendi "çok eğlenme" anlayışları olmadığından ve "çok eğlendiklerini" de birilerinin gözüne sokma ihtiyaçları olduğundan herhalde, kendilerini kaybediyorlar. Hayır efendim, illa grubu görecekler, illa bardan birini kaldıracaklar, illa köpek gibi sarhoş olacaklar sonra da ağızlarını yaya yaya "Dün gece çok dağıtmışım yeaaa" diye anlatacaklar. Yoksa kimse tatmin olamıyor... Bizim jenerasyon da beyle. Bok gibi konserleri "müthişti yaa" diye anlatıyorlar sonra.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;