24 Aralık 2017 Pazar

üç kitap daha

Hile ile hurda ile tamamlayacağım hedefimi, bir kitap kaldı yihaa. Okuduğum son üç kitaptan bahsedeceğim size de şimdi. İlki Kipling'in Dilek Evi. Borges sadece bir kitabını okuduğum bir yazar, özel bir ilgimi ya da hayranlığım yok ona karşı. Kitabı bütünüyle arka kapak yazısı merakımı uyandırdı diye okudum, bir başka nedeni yok. Çeviriden mi kaynaklı, yazarın tarzı mı öyle bilmiyorum ama dili gerçekten dağınık, kasvetli ve tuhaftı. Beklediğim kadar sevdiğim bir kitap olmadı. İçinde beş tane mistik, kasvetli, hayaletli öykü var, hep söylediğim gibi, öykü okumayı sevmiyorum zaten. İlk iki öyküyü çok sevdim, ötekileri doğru dürüst hatırlamıyorum bile. Tekrar okumaya da zahmet edeceğimi düşünmüyorum.  Babil Kitaplığı yine de iyi bir seçki gibi görünüyor, belki bakmak belki seriyi tamamlamak istersiniz, ben bilemedim.

Bahsedeceğim ikinci kitap Gece Çılgın Ayak Sesleriyle Yırtıldı. Bunu hile hurda için okumadım ama ahah. Gonçarov'dan Baudrillard'a savruluyor, çok da sıkılıyordum. Bukowski biraz toparlayıcı olabilir diye düşündüm, canım çekti. Bu kitabı Doğan Can hediye etmişti, bir akşam oturup bira içmiştik. Acaba ne yapıyor, bir yazayım.

Çeviri şiir okumayı pek sevmiyorum. İngilizce uzak bir dil, anlam bütünlüğünü koruyup hem de kafiyeyi tutturmak imkansız falan olabilir, çevirmen olmadığımdan bilmiyorum bu işin detaylarını ama şiirler bozuluyormuş gibi hissediyorum. Tüm bunlara rağmen sevdim bunu. Her bir şiir bir küçük öykü gibiydi, buna bayılıyorum zaten. Öykü gibi şiirlere, kısa film gibi kliplere falan. Ama yine herkese önerebileceğim kitaplardan değil, buna da Bukowski seviyorsanız bakmak isteyebilirsiniz.

 Sonuncusu Marquez'den İyi Kalpli Eréndira. Böyle bir şey hayatta ilk kez başıma geliyor, nasıl bir yazarın elimi attığım her bir kitabı bir öncekinden güzel olabilir? Müthiş keyif alarak okuyorum Marquez'i, işte bu, herkese tavsiye edebileceğim bir kitap. İçinde yedi öykü var, sonuncusu kitaba ismini de veren öykü ve bir kısa roman olarak da kabul edilebilir. Ben ilk öyküye ve sonuncu öyküye bayıldım. Öyküler arasındaki ufak bağlantılar kitabı daha lezzetli kılmış. Hepsinden bahsedeceğim...

Kocaman Kanatlı İhtiyar Adam: Bir fırtına koca kanatları olan ihtiyar bir adamı yoksul bir çiftin bahçesine sürükler. Karı koca, güçten kuvvetten düşmüş yaşlı adamı yakalayıp tavuk kümesine kapatırlar. Adamın cennetten düşmüş bir melek mi, deforme bir yaratık mı yoksa şeytani bir kimse mi olduğuna karar veremeyen köy sakinleri teker teker adamı görmeye gelirler. Adamın ünü civar köy ve kasabalara da yayılır, her gelen bu seyir karşısında çifte bir şeyler bırakır. Böylece adamın teşhiri ile para kazanmaya başlar çift. Bu esnada zavallı adam türlü çeşitli işkencelere maruz kalır. Sonra geldiği gibi, sessiz sedasız uçarak gider, kasabadan ayrılır. Ben anlatınca çok bir numarası yok ama Marquez anlatınca muazzam.

Yitirilmiş Zamanların Denizi: Yine deniz kenarında yaşayan bir karı koca ile başlar öykü. Deniz, bir gün kasabaya gül kokuları taşır. Bu kokuyu önce köydeki yaşlı bir kadın duyar, öleceğine inanır. Ölür de. Kokuyu duyan bir delikanlı daha vardır, daha sonra koku yavaş yavaş çekilir, çekilirken köydeki tüm verimi de beraberinde götürür.

Dünyanın Boğulmuş En Güzel Adamı: Bu öyküde de deniz, koskocaman, çok saf, çok güzel görünümlü bir adamı küçük bir kasabaya sürüklemiştir. Günlerce denizde sürüklenen ceset bozulmamış, sadece üzerinde yosunlar ve tortular birikmiştir. Köy ahalisinin adamı aklayıp paklayıp defnetmesinin öyküsünü okuruz.

Aşkın Ötesinde Sürekli Ölüm: Birkaç ay sonra öleceğini öğrenen bir belediye başkanının kendisinden çokça genç bir kıza aşık olmasını ve bununla alakalı tavizlerini, küçük öz eleştirisini biraz okuyoruz.

Hayalet Geminin Son Yolculuğu: Yine yoksul bir kasabada, yalnızca genç bir delikanlının görebildiği bir gemi, geminin batışı.

Mucizeler Satıcısı İyi Kalpli Şarlatan: Bu da enteresan. Kasabaya bir şarlatan gelir, her zehre deva olacak bir panzehir bulduğu iddiasındadır. Kasabadaki oğlanlardan biri ile tanışır, oğlanı babasından satın alır. Oğlan da kahin olmak istiyor bu arada. Türlü alavere dalevereleri her defasında götünde patlar, bu esnada da çocuğa eziyet edip durur. Sonrasında hakikaten kahin olur da çocuk. Ustasının tarzında, üçer beşer liralara yaraları iyileştirerek, acıları dindirerek dolanır durur.

İyi Kalpli Eréndira İle İnsafsız Büyükannesinin İnanılmaz ve Acıklı Öyküsü: Son öykü, kısa roman da sayılabilir, söylemiştim. Eréndira büyükannesi ile koca bir evde yaşamaktadır. Ev fırtınalara açık bir yerdedir ve bir gece bir talihsizlik sonucu darmaduman olur ev, uyandıklarında pek az bir eşyalarını kurtarabileceklerini fark ederler. Bunun üzerine büyükanne diyar diyar dolaşarak Eréndira'yı erkeklere satmaya başlar, kendisine olan borçları bitene dek. Ancak borçlar hiç bitmez. Bu süreç içinde Eréndira ile genç bir oğlan arasında bir aşk doğar, fakat büyükanneden kurtuluş yoktur. Arka kapakta da dendiği gibi, iyiliği, saflığı, aşkı ve zalimliği birer karakter halinde görürüz bu öyküde.

Aslında Marquez kitaplarını Pinuccia'nın önerdiği sıra ile okuyacaktım ve sırada normalde Hanım Ananın Cenaze Töreni vardı. Fakat çalındı kitap kamptayken. Sonra da denk gelmedi bir türlü. Ondan bir sonraki kitap bu sanarak bir kitapçı ziyareti sırasında aldım fakat arada Şer Saati de varmış, her şey karıştı yani ahahah.

Yılbaşı münasebeti ile dün Mert'le kendimize kitap hediye etmeye karar verdik. Hanım Ana'nın Cenaze Töreni'ni de ekledim sepete, tekrar... Kitaplarımı her kim çaldıysa umarım hayatından memnundur. Öyle de olmalı, dünyanın en şanslı hırsızı falan çünkü. Hiçbir şey söyleyemiyorum, aklıma geldikçe irili ufaklı küfürler geçiyor içimden. Kötü şeyleri bir yana bırakalım, müzik dinleyelim haydi.


8 yorum:

  1. Borges suxx. Hiç ısınamadım (en meşhur kitaplarını okudum ı ıh). Neden bilmiyorum. Ve hatta Bukowski bile ondan iyi geliyor naçizane (alakasız adamlar-bunu biliyorum).

    Rulfo 1, Marquez 2. Güney Amerika'nın çılgın yazarları. Zaten biliyorsun Fermina ile Marquez'in ağır hayranıyız. Sayımız şimdi üçe çıktı :) Herhalde benim en çok kitaplarını bitirdiğim yazar. 2-3 tane kalmıştır okumadığım romanı. Onun eşsiz Kırmızı Pazartesi'siyle başladı kitap sevgim ^_^

    TOKYO-MONTANA EXPRESS HARİKA !!!! BRAUTIGAN KALP KALP KALP.

    Mutlu seneler. 🌞

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bi tane kitabını okumuş ve sevmiştim Borges'in. Rulfo hiç okumadım ve ever Marquez'i çok sevdim. Tokyo - Montana Ekspress'i basmıyorlar galiba artık ben daha okuyamadım :(
      Mutlu seneler canım Zihin <3

      Sil
  2. İlk ikiyi okumadım ama Babil kitaplığına başlamayı düşünüyorum bir ara.
    Marquez'inde sadece Yüzyıllık Yalnızlık'ını okumuştum. Orta son muydu lise miydi hatırlamıyorum ama tek aklımda kalan kütüphane görevlisi kadının bu kitabı ilk alan sensin demesiydi. kitap o kadar eskiydi ki anlatamam ve orada beklemekten eskimiş sadece. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya ne kadar yazık böyle olması... Babil Kitaplığı'na devam etmeyi ben de düşünüyorum. Marquez harika, öteki kitaplarına da bakmalısın muhakkak.

      Sil
  3. "Aşkın Ötesinde Sürekli Ölüm" eskiden "Sevgiden Öte Sürekli Ölüm" idi, eski başlık daha güzelmiş. Cem Yayınları basıyordu çok eskiden.
    Çok seviniyorum bu küçük Marquez grubumuza :)
    Ben de Zihnibey gibi Borges sevemedim, bir-iki denedim, neden olmadı onu da anlamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay seninle ruhani manada bir kardeşliğimiz olduğuna inanmama rağmen Marquez seveceğimi hiç düşünmemiştim, büyülü gerçekçilik denen şeyi bu kadar seveceğimi de hiç düşünmemiştim ahaha. Önyargılarım bazen boyumu aşıyor. Bu küçük gruba ben de çok seviniyorum.

      Sil
    2. Ay büyülü gerçekçilik vaaar, büyülü gerçekçilik var. Bazıları çok zorlama, bazıları iyi roman değil. Bence okudukça sen de ayıracaksın, bazı çok meşhur Latin yazarları ben ezelden beri bi boka benzetemedim.

      Sil
    3. Bilmiyorum ki, bir Marquez'i biliyorum. Brautigan'ı da dahil ediyorlar, ben etmiyorum, o başka bir şey bence. Bazıları Saramago'yu da dahil ediyor, o belki olabilir. Bu üç yazarı seviyorum. Çok meşhur Latin yazarları okumadım.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;