26 Şubat 2018 Pazartesi

okuma listesi ve izlediklerim

Bir ara ne kadar Türk filmi varsa izlemeye yeminli gibiydim. Şimdi böyle, bu sene de şunu izlemişim listesi olması açısından izlediğim filmleri yazmayı seviyorum, bir kişisel liste oluşturmak gibi. Bir de okuma listesi oluşturacağım kendime minik, taşınırken fark ettim okumadığım onlarca kitap birikmiş kitaplığımda. İki veya üç aylık bir okuma listesi olmasını planlıyorum, kategoriler hazırlıyorum, siz de isterseniz katılabilirsiniz. Bu da kendimi yeni kitap alma, elindekileri tüket tarzı bir harekete teşvik için böyle ahahah. Şimdi başlayayım izlediklerimi anlatmaya.

Adana'da iken Koray'a bana buhranlı olmayan ama çok cıvık da olmayan ama içimi kasvet basmasına neden olmayacak bir film öner demiştim. Spun'ı münasip gördü. Bir yandan örgü örerken bir yandan bunu izledim.

Okulunu yarım bırakmış ve hayatta pek de bir bok yapmayan bir gencin, uyuşturucu satıcısı bir başka gençle takılmaya başlaması üzerinden ilerliyor film. Karakterler sonsuzca meth kullanıyorlar, o yüzden biz de sonsuzca hareketli, sağdan sola zıplayıp durduğumuz bir film izliyoruz. Bir açıdan komik ve eğlenceli, bir açıdan trajik bir film Spun. Yanlış hatırlamıyorsam bu gencin ve iletişime geçmiş bulunduğu diğer gençlerin yaşamlarına üç günlüğüne tanık olma fırsatı buluyoruz. Müthiş bir kaos ve dejenerasyona da tanık oluyoruz. Bir yandan yollar akıyor, fondaki müzikler harika. Enteresan, hüzünlü ve aynı zamanda eğlenceli bir film. 2002 ABD yapımı, yönetmen Jonas Akerlund, IMDB puanı 6.8.

O aralar hayata Cem Yılmaz ve Tolga Çevik gösterileri ve röportajları izleyerek tutunuyordum. O yüzden yine Tolga Çevik'in oynadığı Patron Mutlu Son İstiyor'u izledim.

Komediyi çok iyi beceremiyoruz gibi geliyor sinemada. En azından popüler isimler çok iyi beceremiyor gibi geliyor, benim tanımadığım ve ulaşamadığım çok başarılı yönetmen ve senaristler olabilir. Ama şu baykuş suratlı tombul kızın oynadığı filmler mesela, korkunç oluyor ahahah Büşra mıydı adı? Neyse işte Patron Mutlu Son İstiyor bana kalırsa bu genellememden sıyrılan bir film olmuş. Bir yandan klişelerle dolu, senaryo yazmak için Kapadokya'ya giden bir adamın orada minik bir otel işleten bir kadına aşık olması ve kendi hikayesini senaryolaştırmaya başlaması üzerinden şekilleniyor hikâye. Fakat kız bir başkası ile nişanlı, dolayısıyla bu hikâye mutlu sonla bitmeyecek... Ama patron mutlu son istiyor. Çok sıcak, çok tatlı bir film, ben izlerken tüm klişelere rağmen hiç sıkılmadım ve tüm şakalar komiklikler de ayarında gibi geldi. 2014 yapımı film, yönetmen Kıvanç Baruonu,  IMDB puanı 6.2.

Ardından çok sevimli bir animasyon izledim. Moana, Antik Polinezya'da bir kabile şefinin kızı. Yaşadıkları ada bir felaketle karşı karşıya, balıklar tükeniyor, ağaçlar kuruyor ve ada halkı denizlere açılmaya ve başka diyarlar keşfetmeye delicesine korkuyor. Moana'nın en büyük tutkusu ise deniz, okyanuslara açılmak, başka dünyaları görmek. Sonra büyük annesinin de yardımları ile ada halkını felaketten kurtarmanın yolunun tanrıça Te Whiti'nin kalbini yerine koymak olduğunu öğreniyor. Çünkü zamanında yarı tanrı Maui bu kalbi çalmış. Böylece bir tekne ile Maui'yi bulmak için yollara düşüyor.

Bir kahramanla karşılaşacağını düşünen Moana, gösterişe pek bir düşkün, hepimiz kadar insan, hepimiz kadar korkak bir adamla karşılaşıyor. Onu ikna edip bu maceraya atılıyorlar. Kalbi yerine Maui'nin koyması gerekiyor diye düşünülüyor ama bazen başrol kahramanları, söz konusu kendi hikayemiz ise yan rolde olabiliyorlar. İki dost el ele verip kalbi yerine koyuyorlar ve Tanrıça Te Whiti'nin teşekkürü ile karşılaşıyorlar, lanet çözülüyor. Film 2016 ABD yapımı. Yönetmenler, Ron Clements, John Musker ve Don Hall. IMDB puanı 7.7.

Yine Tolga Çevik sevdasına Organize İşler'i izledim. Aşkın, bolca maceranın, dostluğun, kötülüklerin ama aynı zamanda iyiliğin, daha doğrusu kötü davranışların fakat pırıl pırıl kalplerin hepsinin bir araya toplandığı bir tuhaf film Organize İşler.

Filmde en sevdiğim sahne de işte şu. Söyleyecek çok bir şeyim de yok film hakında.  Film 2005 yapımı, yönetmen Yılmaz Erdoğan, IMDB puanı 7.4.

Hemen ardından Hotel Transylvania 2'yi izledim. Bunlar hep peş peşe geldi, bir yandan da delicesine Niptuck izliyordum. Neyse, ilk filmi çok sevmiştim, ikinci filmin olduğunu öğrenince hemen aradan çıkartayım dedim. Karakterlerin isimlerini hiç hatırlamıyorum. Vampir kızımız, gezgin üniversiteli oğlan ile evlenmiş, nur topu gibi bir bebekleri olmuş.
Bu yarı vampir, yarı insan sevimli melezin hayatını vampir olarak mı yoksa insan olarak mı sürdüreceği beş yaşında ortaya çıkacak. Eğer beş yaşına geldiğinde vampir dişleri çıkmamış olursa anlaşılacak ki bu sevimli çocuk bir insan, bir ölümlü. Böylece kendisi gibi canlılarla yaşaması için Otel Transilvanya terk edilecek. Hem torunun vampir olmamasını hem de kızının ve torununun kendisinden ayrılacak olmasını yüreği kaldırmayan büyükbaba vampir, çocuğu strese sokup bir an önce vampir dişlerini çıkarmasını sağlamak için çalışmalara başlıyor.

Olduğumuz gibi olmak, olduğumuz gibi kabul görmek ve sevdiklerimizi oldukları gibi kabul etmek / etmemek üzerine çok sevimli bir hesaplaşma, çok güzel bir film. Benim pek yaralı olduğum bir konu da olduğundan, bayıla bayıla izledim. 2015 ABD yapımı, yönetmen Genndy Tartakovsky, IMDB puanı 6.7.

Bunun ardından peş peşe Hababam Sınıfı Askerde ve Hababam Sınıfı Üçbuçuk'u da izledim. Ama onları yazmayacağım onları zaten herkes izlemiştir. Gerçi bunları da herkesin izlemiş olma ihtimali çok yüksek. Ama bahsedeceğim son film, avvv...

Bunu geçenlerde izledim ve BAYILDIM. Kanadalı Maud Lewis'in gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor film. Filmi izledikten sonra Maud Lewis'in işlerine baktım, yarabbim o renkler, o sadelik, müthiş güzel bence.

Romatoid arteriti varmış Maud Lewis'in, hayatı boyunca bununla boğuşmuş. Filmden anladığımıza göre zihnen de biraz safça bir hanımmış. Ailesinin baskıları üzerine evini terk edip huysuz bir balıkçının yanında çalışmaya başlıyor, bir yandan da sonsuzca resim yapıyor. Balıkçıdan alış veriş yapan gazeteci bir kadının kendisini keşfetmesi ile ünlü oluyor. Ünlü olduğunda bile tablolarının tanesini beş dolardan satarak, balıkçının küçük kulübesinde onunla birlikte yaşamaya devam ediyor. Filmde en etkilendiğim sahne şu oldu. Gerçekten de birbirlerine farklı çift çoraplar kadar uygun olan iki insanın arasında gelişen sevgi ve güven dolu ilişki aslında tüm izlediğimiz. Sıcacık bir film, ben bayıldım. Ebru'ya da şiddetle önerdim, size de şiddetle öneriyorum. Film 2016 yapımı, yönetmen Aisling Walsh, IMDB puanı 7.7.

Şimdi, gelelim elimdeki kitapları eritmek amacıyla yapacağım listeye... Hemen başlıyorum...

-Daha önce hiç kitabını okumamış olduğum bir yazardan bir kitap.
Kesişen Yazgılar Şatosu - Italio Calvino

-Fantastik kurgu türünde bir kitap.
Yüzüklerin Efendisi Yüzük Kardeşliği. - JRR Tolkien

-Bilim kurgu türünde bir kitap
Çocukluğun Sonu - Arthur C. Clarke

-İki öykü kitabı
Siberya - Stanislaw Lem
Kadınlar Arasında - Murathan Mungan

-Dünya Klasiklerinden bir kitap
Oblomov - Gonçarov

-Polisiye türünde bir kitap
Laidlaw Soruşturması - William McIlvanney

-Bir şiir kitabı
40 şiir ve bir - Haydar Ergülen

- Beat edebiyatına dair bir kitap
Yolda - Jack Kerouac

- Yeraltı Edebiyatına dair bir kitap
Adam Strand'ın 39 Ölümü - Gregory Galloway

- John Fante ve Jack London'dan birer kitap
Büyük Açlık - John Fante
Bir Kuzey Macerası - Jack London

- Bir serinin devamı olan bir kitap
Vardiya - Hugh Howey

-Daha önce yalnız bir kitabını okuduğum bir yazardan bir kitap
Nam-ı Diğer Grace - Margaret Atwood

-Kurgu dışı bir kitap.
Gösteri Toplumu - Guy Debord.

Bu kitapları ne kadar sürede okurum bitiririm hiçbir fikrim yok gerçekten ama araya eklediklerim muhakkak olacaktır. Yine de listeye sadık kalmaya çalışacağım çünkü delice bir hevesle alınmış bu kitaplar istiflenmiş durumdalar ve asla okunmuyorlar...

Şimdi hazırlanıp Nazlı ile buluşmak için çıkacağım. Bu kez şarkı da yok, size Spun'ın soundtrack linkini bıraktım daha n'apiym?

2 yorum:

  1. Maudie filmini izledikten sonra ben de saatlerce araştırma yaptım hakkında. Bilmediğim için de çok üzüldüm.

    Liste yapmak çok pratik ve ister istemez planlı olmaya itiyor seni. Ben de kendime blog içinde bir sayfa yaptım, oradan takip ediyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Listeler yapıp sonra listelere uymamak gibi bir adetim olsa da yılmadan deniyorum ben de...

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;