13 Şubat 2018 Salı

olanlar bitenler, hep olanlar bitenler çünkü hep bi' şeyler oluyor ve bitiyor

Ben de nicedir dökemiyordum içimi, dün biraz Cansu'ya çokça da Ceren'e içimi dökerek, sessizliğimi bir parça bozdum herhalde. Gerçi ben sessizken de konuşuyorum, her zaman çok konuşuyorum ama Ceren'e de söyledim- neyse durun buralara geleceğim.

Dün okula gittim ve her dönem olduğu gibi, bu dönem de okula gidişimin beşinci saniyesinde okulu bırakmakta ne kadar haklı olduğumu hatırladım. GERÇEKTEN O KADAR HAKLIYIM Kİ, İNANILMAZ HAKLIYIM. Sabahın köründe okuldaydım, on dakika sonra kütüphanede ne yapacağımı bilemeyerek uyukluyordum. İkideki ders de yarım saat falan sürdü çünkü ilk hafta kimse ders işlemiyor ama yoklama alıyor anasını satayım.

Okuldan Kızılay'a geçtim. Müstakbel ev arkadaşlarımdan haber beklemeye başladım. Üç saat boyunca Nedjima'da oturdum. Bir yetmişlik bira, bir neskafe içtim. Kitap okudum. Kitap hadisesi güzel.

Aralık başında Şenol Erdoğan kişisel hesabından Richard Brautigan şiirlerini derleyip toparladığını ve bastığını, 15 Aralık'ta dağıtıma başlanacağını duyurmuştu. Ben heyecanla Utku'ya haber verdim tabii. "Ben hediye edeceğim sana kitabı" dedi sağ olsun. Herkes gönderinin altına sipariş verdim diye yorum bırakıyordu, ben de gerildim dedim ki "Bitirmeyin kitapları, paramız yok." Bunun üzerine pıt, Şenol Bey'den bir mesaj, adresinizi verir misiniz diyor. "Ay olur mu çok utanırım" dedim ama sonra verdim adresi. Sonra kitabım asla gelmedi, ben de utandım tabii ki sormaya. Sonra bir mesaj daha geldi Şenol Bey'den geçenlerde, kusura bakmayın gönderiyorum kitabınızı diye. Hakikaten gönderdi de kitabı. Dün Mert getirdi okula, onu okuyordum. Küçük karalamalar yapıyor, yanlarına şiirleri not alıyor ve Cansu'yu bekliyordum. Cansu bir türlü işten çıkıp gelemedi, çiçekçide çalışmaya başladı. Sevgililer günü de yaklaşıyor ya malum, çok yoğunlarmış. Neyse, Dost'ta gezelerken yakaladı beni. Beraber gittik müstakbel ev arkadaşlarımın evine.

Şirin minik bir evdi, kızlar çok sıcakkanlıydılar. "Kalacak yerin yoksa al eşyalarını gel, yatağı yorganı dert etme, gerekirse beraber yatarız, ne olacak sanki?" falan dediler. Bu kadar iyilik güzellik bünyeme fazla geldi, kaldıramadım ahahah. Kesin bunun da altından bir şey çıkacak diye düşünürken yakaladım kendimi. Cansu'yla birer bira daha içtik konuştuk, sonra otobüste Ceren'le mesajlaştık.

Neden çıksın ki altından bir şey? Ay bir yandan ne kadar iyi niyetli olduğumu duyup kendimi salak gibi hissediyorum, bir yandan da diyorum ki neden iyi şeyler kötü şeyleri örtmek için olsun? Ben olsaydım ben de derdim karşımdakine, dedim de. Bilemiyorum, bunları hiç bilemiyorum. Hayata karşı geri zekalılık derecesindeki iyimser duruşumun yara almış olmasından rahatsızım.

Az önce haber verdim, fikir değiştirmediyseniz ben taşınmak istiyorum diye. Çok sevindik, al valizini gel dediler. Alayım valizimi gideyim, ne yapayım ahahah. En kötü ne olabilir ki?

2 yorum:

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;