20 Mart 2018 Salı

bu tamamen bir ders çalışmaktan kaçma yazısı

"Nasılsa kolaydır yea" diyerek biyokimya çalışmayı son güne değil son geceye bıraktım. Tabiiki yetiştiremedim. Konuların yarısını okumayı bitirmişken mola vermek bana çok makul geldi. Bu süreçte tabii ki kendi canımı sıkacak çeşitli şeyler düşünmüş ve eylemlerde bulunmuştum. Bloga girdim rastgele bir etikete tıkladım, 2014'te yazdıklarımın birkaçını okudum. O kız çocuğunun kafa karışıklığına, çaresizliğine, sıçıp batırmama konusundaki ısrarına çok üzülüyorum. Hangi noktada ipin ucunu kaçırmışım geri dönüp bakınca bilemiyorum ama bir sürü şey atlatmışım. İyi oldu, güç verdi. Devam ettim ders çalışmaya. Sınavım da bok gibi geçti bu arada.

Sabah erkenden kalkıp Bitki Ekolojisi dersinin labına gittim. Öğrenciler, lablar çok kısa sürüyor diye şikayet etmişler genel olarak. O kadar haklılar ki, ben iş olsun diye konmuş bu lablardan ikrah ettim. Öteki şubeler ne yapıyor bilmiyorum ama bizim hocalar en azından rapor yazdırıyoruz ayağına bilimsel makale nasıl yazılır onu öğretmeye çalışıyorlar, tek artısı bu.

Üç saat falan uyumuştum. Sınavım da ikideydi. İkiye kadarki boşluğumu Bauman okuyarak ve kütüphanede salyalarımı akıtarak uyuyarak geçirdim. Ondan sonra aşk neden beni bulmuyor, bulmaz tabii. Ben kendime bakıyorum, hoşlanılacak bir yan göremiyorum, hayır prenses gibi uyuyor olsan uyu istediğin yerde ama öküz gibi uyuyorsun Cessie.

Tüm bunlar bittikten sonra PTT'ye gidip gaz aldım. Hayatta böyle şeyler varmış, karta bir miktar yüklüyolar onunla gaz kullanıyorsun falan. Bitmişti gazımız, hafta sonu evin ısınmasından feragat edip türlü korkular içinde duş aldık hepimiz. Yarabbim yarın değil öbür gün de hayvan fizyolojisi sınavı varmış, kafamı dağlara taşlara vurmak istiyorum gerçekten... Neyse...

Okuldan çıkınca Kızılay'da Nazlı ve Seda ile buluştum. Odama bitki alalım diye çıktığımız yolda -bana kalırsa- muhteşem bir şalvar gördüm ve  onu aldım, annem öldürecek beni. Ama olsun yazın giyerim onu diye düşünüyorum. Eve otobüsle dönmeye niyet etmiştim ama dönemedim otobüsle, otobüsler hep çok kalabalık oluyor. Eve biraz yaklaşınca, kalanını yürürüm ya diyerek atlıyorum zaten otobüsten. O yüzden metro kullanıyorum. Sabahları metroya yürürken ve akşamları eve dönerken Djemdi dinliyorum. Bu 24 dakikalık minik albüm bitmeden evime ulaşabildiğime göre demek ki 24 dakikadan kısa bir yürüme mesafesi söz konusu.

Bu akşam eve dönerken sokaktaki oğlanlar konusunda, yanımdan geçen delikanlı konusunda anlık saçma paranoyalara kapıldım. Uykusuz oluşuma veriyorum.

Okulda kendimi o kadar ama o kadar sefil hissediyorum ki size anlatamam. Bir tane arkadaşım yok, tüm arkadaşlarım iş güç kovalıyorlar ben vizelerimi veremiyorum. O kadar boş ve işe yaramaz hissediyorum ki yani kelimelerim kifayetsiz kalıyor. İçimde göz yaşı da kalmadı herhalde, kalmış olsaydı bu gün dibine çöktüğüm ağacın altında hüngür hüngür ağlardım kesin.

Şimdi ders çalışmaya çalışayım. Kitapları yazacaktım ama halim kalmadı...

2 yorum:

  1. Suyu karta bağlamak çok kötü bence. Gaz neyse. Duşun ortasında acaba kesilir mi diye endişe içinde :D Bunlarla uğraşmamamız lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vallahi kesildi kesilecek derken 10 dakikada banyo yaptım ahahaha.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;