5 Mart 2018 Pazartesi

neler oldu, ne okudum, ne izledim

Dün öğle saatlerinde uyanmış evden çıkmak üzereydim, tıkırtılarımı duyan Ahmet odadan fırladı. "Bakkala gidiyorum, bir şey istiyor musun?" dedim sigara istedi. Ben de sigara almaya gidiyordum. "Kahvaltı yapar mıyız?" diye sordu, "Oluur" dedim. Yumurtalı patates için patatesleri doğramaya başladı. Sigaraları aldım ama ekmek ikimizin de aklına gelmedi. Bir daha gittim ekmek almaya. Bakkaldaki kadına yakınlarda ip satan bir yer olup olmadığını sordum yeni kazak operasyonu için, bilmiyormuş.

Ahmet yumurtalı patates yaptı, ben reçel, peynir falan çıkardım. Beraber kahvaltı ettik, kahvaltıdan sonra sigaralarımızı içerken sohbet ettik. Vatan millet meseleleri, benim Çerkes oluşum, türlü çeşitli konular, annem, babam ve sonrasında Twitter'a da yazdığım gibi of, yumurta yiyip çay içerken beylik şeylerden söz etmekte müthiş bir huzur var. Var oluşumuzu sorgulamak zorunda değiliz, her davranışımızı didiklemek zorunda değiliz, başkalarının söz ve davranışlarını kurcalamak zorunda değiliz. Birbirimize milyonlarca kez, milyonlarca insanın birbirine kurduğu cümleleri kurmakta bir huzur var. Akşamdan kalma olmamakta ve yatakta sürünüyor olmamakta bir huzur var. Sanırım konuştuklarımızın milyonlarca kez konuşulmuş olduğunun farkında olmamızda bir huzur var.

Sonra odalarımıza çekildik. Pek bir şey yapmadım, Veciz Sözler'i bitirdim. Bizim Büyük Çaresizliğimiz'de öyle çarpılınca hemen bir Barış Bıçakçı daha okuyayım demiştim. Bunu o kadar sevmedim galiba ama, yine çok sevdim. Veciz Sözler adlı bir radyo programını arayıp günün kelimesi ile alakalı cümleler kuran dinleyicilerden birinin, Sulhi Saygılı'nın hayatını bir başka dinleyicinin ağzından dinliyoruz. Verilen kelimelerle birlikte aşkı, yalnızlığı, aile ilişkilerini sorgularken bir yandan da dediğim gibi Sulhi'nin yalnızlığına, aile yaşamına, aşklarına tanık oluyoruz. Yalnızlığı çok iyi anlatan bir yazarmış Barış Bıçakçı. Öyle cool yalnızlıklar da değil bunlar, derin ve çözülemez sorunlar yok, manyakça toplumdan izole olma hali yok, illegal işler falan hiç yok. Senin benim gibi insanın uyuşmazlığı var. Okuluna / işine giden, basitçe aşık olan, aşkı için dağları delemeyen, kavuşması için oğlanın / kızın istememesi dışında hiçbir engeli olmayan insanın aşk acıları var. Kimse ölümcül bir hastalıktan muzdarip değil, herkes günlük yaşam içinde eriyip gidiyor, herkes günlük yaşam içinde eriyip giderken delicesine mutsuz. İşte böyle kitaplar bunlar. Şu şarkıyı Ender atmıştı, hiç birimiz, diğerimizin düşmanı değiliz ama Virginia Woolf da çok haklı, bakışlarımızla, merdivenleri nasıl inip çıktığımızla birbirimizi öldürebiliriz, öldürüyoruz. İşte bunun hikâyesi anlatılan.

Onun dışında, üç tane film izledim. İlki The Death Of Stalin. İsminden de anlaşılacağı gibi film, büyük diktatör Stalin'in son günleri ve ölümü sonrasında yaşanan kaosu mizahi bir üslupla anlatıyor. İşte herkes kendi paçasını kurtarma derdinde, bir yandan yönetimin ikiyüzlülüğü halktan gizlenecek, ama bu sefer kimin borusu ötecek? Peki Stalin'in çocuklarını ne yapmak lazım? Deli dehşet korkulan ve dört gözle ölümü beklenen bu adamın yaşama gözlerini yumması ile kopan kıyameti gülerek izliyoruz. Koray önermişti bunu, çok keyifliymiş, siz de bakın bence.

Film 2017 Fransa- İngiltere yapımı, yönetmen Armando Iannucci, IMDB puanı 7.5.


Ender'in dellenip beni engellediği akşam da Coco izliyordum. Bu engelleme, engeli kaldırma, hakaret etme etmeme olaylarını o kadar kanıksadım ki, bu kez hiç elim ayağım titremedi, ilk eylemim durdurduğum filmi başlatmak oldu.

En büyük tutkusu müzik olan küçük Miguel'in hayallerinin peşinde koşma öyküsünü anlatıyor. Miguel'in müzik yapması imkansız çünkü büyük büyük büyük büyük dedesi zamanında ünlü bir müzisyen olmak üzere ailesini terk etmiş ve aynı derecede büyük olan büyükanne çocuklarını müzik düşmanları olarak yetiştirmiş. Bir ölülere saygı gününde Miguel'in ailesine rest çekmesi, ailesi tarafından lanetlendiği için ölüler diyarına geçmesi ve burada büyük büyük büyük büyük babasını bulması üzerinden ilerliyor hikâye. Kahramanlar, olay örgüsü pek tatlı.

Film 2017 ABD yapımı, yönetmenler Lee Unkrich & Andian Molina, IMDB puanı 8.6.

Bu sabah okula gittim, laboratuvar dersi var. Bir tane dördüncü sınıf öğrencisi, bakınız bir allahın kulu şu föyü alayım da labda ne işleyeceğiz bir bakayım dememiş yav. Hadi benim altıncı senem, hadi ben kötü öğrenciyim, siz? Üstüne bi de dingil Fahri'nin mezun olamayışımla alakalı yorumlarını dinliyorum... 2,5 senedir ders kodlayıp sınavlara girmiyorum 2.13 ortalamam var hâlâ anasını satayım, benimle kapışma Fahri, benimle oynama yanarsın fksdjlfds. Neyse ya...

Ders bitince otostop çekmeye başladım, kampüsten bizi alan dayı Dikimevi'ne geliyormuş. Beni evimin neredeyse önüne kadar getirdi bıraktı sağolsun. Ama ben arabadan indikten sonra geri dönüp yün satan minik dükkana gittim. Yeni kazak için yeni ipler aldım, eve geldim. Önce Nazlıcan'ı aradım, sonra annemi arayıp kaç ilmek başlamam gerektiğini sordum. O 65 dedi ama ben 70 ilmek başladım, allah sonumu hayır etsin. Örgü örerken bir yandan da bu filmi izledim.

Filler tepişirken çimler ezilir sözünden yola çıkan filmde, devlet büyükleri ve çeşitli kodamanlar arasındaki üstünlük ve çıkar çatışmalarının, yolları bu kişilerle uzaktan / yakından kesişen küçük insana neler mal olduğunu falan anlatıyor, enteresan fakat çok kasvetli bir film. Tam "Tabutta Rövaşata"yı hatırlıyordum ki, yönetmen aynıymış zaten. 2000 yapımı film, yönetmen Derviş Zaim, IMDB puanı 7.1.

Ondan sonra kıymalı börek söyledim, günlerdir börek yemek istiyordum, yedim, mutluyum. Sonra yeni kitaba başlamak isteyip neye başlayacağıma karar veremiyordum ki uyuyakalmışım. Az önce Çanta'nın araması ile uyandım. Bir sigara içtim, bir de çay mı içsem diye düşünüyorum. Bir yandan da midem yanıyor.

İşte olanlar bitenler bunlar, bir de şarkı bırakayım.

2 yorum:

  1. Blog aleminde film ve kitap zevkine aşık olduğum yegane insansın. Tapıyorum sana artık. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa çok teşekkür ederim. Gerçekten sinemayı da edebiyatı da ucundan kıyısından yakalıyorum ahah. Hele sinema, hiç hakim değilim. Yine de çok utandım.

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;