6 Nisan 2018 Cuma

neler izledim 1

Hepsinden çok kısa bahsedeceğim. Hiç yazasım yoktu fakat baktım ki unutmaya başlıyorum, bari yazayım dedim ahah. Önce filmler.

Milli mücadele yıllarının hemen sonrası, tıp fakültesinden mezun iki gencin memleketi gezmeleriyle başlayan bir aşk hikâyesi. Anadolunun küçük bir kasabasında zamanın entelektüel beylerinin birinin evine misafir oluyorlar, gençlerden biri evin kızı ile mercimeği fırına veriyor. Ondan sonra çekip gidiyor. Böyle senelere yayılan, acılı, kavuşamamalı, tek taraflı bir aşk. Yalnız pek sade, pek duru bir filmdi, gereksiz dramdan uzak. Bayıldığımı söylyemeyeceğim ama vakit geçirmek için izleyebilirsiniz. Yapım yılı 2013, yönetmen Cafer Özgül, IMDB puanı 5.7.

Hemen ardından Kor'u izledim. Zeki Demirkubuz, aman Zeki Demirkubuz, aooo Zeki Demirkubuz diye dolanan arkadaşlarım vardı bu hayatta. Barda da onunmuş. Barda konusunda hikâye gereği zaten çarpıcı bir film olması dışında pek bir yorumum olamaz ve Kor da aman aman bir şey kazandırmadı bana. Bu Zeki Demirkubuz sevdasının kaynağını çözemedim. Kadın var, eşi hapiste. Çocuğu hasta. Eşinin eski patronu çokça yardımcı oluyor aileye, sonra kadına aşkını ilan ediyor. Bir yasak ilişki başlıyor aralarında. Uzaktaki eş dönene dek, suçluluk, karşı konamayan şehvet, duygular falan filan ama eş döndükten sonra hiçbir şey konuşulmadan her şey unutuluveriyor küçük iç sıkıntıları eşliğinde. Durgun ve ölü yaşam devam ediyor. Renklerin hep soluk olması güzel, hissizliği vurguluyor. İnsanın yaşama ve en çok da kendine yabancılaşması, güzel, anlatılmış evet. Ama neden aooooo Zeki Demirkubuz? Buna hâlâ cevap bulabilmiş değilim.  Yapım yılı 2016, IMDB puanı 5.9.

Bizim Büyük Çaresizliğimiz'i izlemesem olmayacaktı. Kitabın yanına yaklaşamıyor, önce onu söyleyeyim. Büyük beklentilerle izlemedim filmi, o yüzden sıkıntı olmadı ama elbette ki kitap çok, çok daha derin ve iyiydi. Yine de büyük ölçüde kitaba sadık kalınmış filmde de. Yavaş, çok hayata dair. Film izliyormuş gibi değiliz, Çetin ve Ender mutfakta iken sanki karşı evin penceresinden izliyoruz onları, o kadar doğal. Sakin, durağan. Belki izlemek istersiniz ama ben filmden ziyade kitabı tavsiye ediyorum.

Yapım yılı 2011, yönetmen Seyfi Teoman, IMDB puanı 6.9.


Pirates Of The Caribbean: Dead Men Tell No Tales, böyle bir devam filmi olduğunu bile bilmiyordum Karayip Korsanları'nın. Denk gelmişken izleyeyim dedim. Kahramanlarımız bu kez ölü adamlarla savaşıp var olmayan bir haritanın işaret ettiği bir hazineyi, Poseidon'un mızrağını arıyorlar. Will Turner'ın oğlunu görme fırsatı buluyoruz, büyümüş, delikanlı olmuş, babasını kötü kaderinden kurtarma umuduyla Jack'in peşinde. Her zaman olduğu gibi herkes Jack'in peşinde. Bana öteki filmleri kadar keyifli gelmedi ama bakmak isteyebilirsiniz, tabii şimdiye kadar izlemediyseniz...

ABD-2017, yönetmenler Joachim Ronning & Espen Sandberg, IMDB puanı 6.7.

Dört beş film daha var ama şu an üşeniyorum yazmaya. Galiba sigara ve ekmek alıp kahvaltı edeceğim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;