10 Mart 2018 Cumartesi

olanlar bitenler ve yeni dövme

Dün değil önceki gün, ya da bir önceki gün, emin değilim, kızlarla buluştuk. Kızlar dediğim, Seda, Nazlı, Ekin ve ben oluyoruz. Ekin'in yeni flörtü üzerine konuşuyorduk ki benim neden Tinder'dan oğlan bulamadığımı tartışmaya başladık. Ben de bir azim, silmiş olduğum Tinder'ı çok lazımmış gibi tekrar indirdim. Bir sürü bey laykladım, bir ikisi ile konuşmaya başladık.

Dün Ebru ile buluşacaktık. Ebru ilk çeviri işini aldığında deli gibi heyecanlanmıştık ama neyin içine sürüklendiğini ikimiz de tam olarak bilmiyorduk sanırım. Ebru akıl sağlığının bir kısmını daha çok uzaklarda bırakarak tamamladı çevirisini, gecesini gündüzüne kattı ve bitti. Dün bunun şerefine buluşacaktık. Öğlene doğru konuştuğum beylerden biri "Haydi buluşalım" dedi. Ne diyebilirim ki, açtım, evde sıkılıyordum ve Ebru'nun uyanmaya niyeti yoktu. Olur dedim, onunla buluştuk. Aklımda hiç aşna fişna yoktu gerçekten, arkadaşça sohbet eder dağılırız diye düşünmüştüm ama bir Cessie klasiğidir tabii ki öpüştüm oğlanla ve her şey enteresan bir hal aldı.

Aslında güzel bir gün geçirdik, önce çay içip muhabbet ettik. Sonra çocuk bana gitar çaldı. Bana gitar çalıp şarkı söylerken ağzımın içine düşmemesi ve beni etkilemeye çalıştığını -çalışıyorduysa- gözüme sokmaması iyi bi'şiydi. Sonra yemek yemeye Soul'a geçtik. Yemekten sonra da kitap bakmak için Dost'a. Bana bir kitap hediye etmek istedi, Dost'tan onun bir dersi için alması gereken kitapları aldıktan sonra İş Kültür'e gittik ve oradan kitap aldık. Bu beyin sanırım en sevimli yanı, kitap seçmeye çalışırken kendini kaybetmesi ahahaha. Bana Zweig'ın Mecburiyet'ini seçti. Orada dehşet içinde Jack London'ın "Bir Kuzey Macerası" diye bir kitabının olduğunu gördüm. Daha doğrusu o gördü. "Aoooo" dedim "London ile de ben ilgileniyorum, ver bakayım şunu." O da bir Zweig tutkunu imiş. Bir de Gogol'un Bir Delinin Anı Defteri'ni aldım. Önceki gece de Bauman'dan bir şeyler almıştım ve Oya'dan (sokakta kitap satan bir kadın) Kodes Kuşu'nun Altın Yayınları'ndan çıkan Tomris Uyar çevirili bir baskısını ve Janis Joplin adlı Altı Kırkbeş'ten kim bilir ne zaman çıkmış bir kitabı aldım. Bunlar mühim, bunları unutmamalıyız. Neyse, efendime söyleyeyim kitaplarımızı aldıktan sonra bu bey beni metal müzik yapan yer altında bir bara götürdü. Orada bira içtik. Sarıldık falan bişiler, buraları geçiyorum fsdkfds.

Sonra vedalaştık ve bu sefer de Ebru ile buluştum Nadas'ta. Bize geçecektik, Ebru bizde kalacaktı. Yarabbim yağmurda ona mı baksak takı mı alsak, para mı çekeceğiz derken dolandık durduk deli beygir gibi Kızılay'da. Sonunda Ebru'nun bonkörlüğü neticesinde taksi ile eve geldik. Eve gelmemle annemden paramı bitirmiş olmamla alakalı papara yemem bir oldu, onla birbirimize girdik. Ebru ile Nadas'ta otururken arkadaşlık dövmemiz için bir beyle görüşmüştük. Zannediyorum bu fikrin annesi Mina idi, çaldık. Pişman değiliz. Çok sevdiğimiz bir Placebo şarkısının bir sözünü birbirimizin el yazısı ile birbirimize dövdürmeye karar verdik. Çünkü arkadaşlık dövmesi bulacağız derken etmediğimiz kavga, tartışma kalmadı. Neyse, efendime söyleyeyim adamla makul bir fiyata anlaştık. Ebru bu parayı karşıladı, ben borç olarak aldım diyorum o gerek yok diyor ama var gerek.

Bu gün bu işi halledecektik, üçte randevumuz vardı ve benim sabahın köründe dersim. Zaten yattığımızda saat üç olmuştu. Dokuzdaki derse yetişmeyi başaramadım ama ondaki laba girdim. Labdan sonra Kızılay'a geçtim ve Cansu ile buluştuk. Sonra buluştuğum bey mesaj attı, küçük buluşmamıza o da dahil oldu. Arkadaşlarımı çok sevmiş öyle diyor. O çok uykusuz olduğu için üçe doğru evine gitti, biz de dövme yaptıracağımız stüdyoya. Tesadüf bu ki Cansu da dövme yapmayı yeni öğrenen çalışma arkadaşına kobay olmak için o günü seçmiş. Kız arayınca o bizim yanımızdan kalkıp öteki stüdyoya gitti ahahahah.
 "Protege moi de mes desirs" yazdırdık. Bahsi geçen şarkı şu. Hayatımızda birbirimizin ölümünü beklediğimiz bir dönem oldu, buna o zaman karar vermiştik, seneler önce. "Beni istediğim şeyden koru" demek. Çünkü bilinç dışımızda ikimiz de sürekli ama sürekli kendimizi daha büyük çıkmazlara, sorunlara, mutsuzluklara sürükleyecek şeyleri seçiyoruz ve ötekimiz onu kolundan tutup yolundan çevirmeye çalışıyor. İşte nedeni bu. Bir gün ölmeyi seçecek olursak ötekimizi hatırlayıp ölmeyi seçmeyelim diye mesela. Ya da çok büyük, çok güzel bir aşkı yakalayıp onu mahvetmeye karar verirsek diye. Ya da yeryüzündeki milyonlarca varlıkta bir güzellik görmeyi becerip, aynısını kendimiz için yapmamayı istemeye ısrarla devam edersek diye. Dediğim gibi, bilinç dışımızda istediğimiz, bazen bilincimize de taşıdığımız, kendimizi sabote etmeye yönelik tüm planlarımızı yüzümüze çarpan bir şey olsun diye, olur ya belki bir gün bunları birbirimize söyleme fırsatı bulamayız ama, belki bunları birbirimize söylediğimiz yüz milyarlarca anı hatırlarız diye bunu seçtik.

Bu iş bittikten sonra Ebru bir iş görüşmesine gitti, ben de Cansu'nun yanına. Cansu da koluna spiral yaptırmaya karar vermiş. Kız yapamamış, başka bir adam el atmış olaya toparlamışlar falan ama ben bayıldım. İnsanlar hata diyor da o spiralin öyle yamuk yumuk olması, aynı kalınlıkta süregelmemesi falan müthiş ilkel görünüyor, çok hoşlandım. O da güle güle kullansın. Aynı kız Ekin'i de dövecekti, o yüzden Ekin de geldi akşam. Oturduk birer bira içtik ama sonra bir takım aksilikler oldu dövdüremedik Ekin'i. Sözleşmişiz gibi yarımızın bu gün dövme yaptırmaya karar vermesi de enteresan oldu ahahah.

Eve geldim sonra. Derya arkadaşları ileydi. Ayşegül'ün teyzesigil gelecekti. Herkeslere hoşgeldiniz diyip odama kaçtım. O zamandan beri de Guni ile, buluştuğum beyle, birileri ile konuşup şarkı keşfediyorum. Bu beyin de altından ne çıkacak merak ediyorum çünkü bu hayatta başıma iyi bir şey geleceğine inancım çok düşük artık arkadaşlar. Flört etmek istemiyorum, ilişki de istemiyorum, bazen yatağımda çürümek istiyorum.

Size son keşiflerimden birini de bırakayım:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;