1 Ocak 2021 Cuma

hoşgeldin 2021, defol 2020 ve 2020'nin son kitapları!

 


Yeni yıla nasıl girdiniz gönül dostlarım? Ben önce Cansu ve Uğur'la sonra Baran'larla goygoy yaparak girdim. Bunlar olurken kendime küçük minik bir dövme yaptım. Bir resim çizdim, günlüğüme bir şeyler karaladım. Tüm bunlar olurken müzik de vardı. 

2020 sanırım hepimiz için kötü bir sene oldu ama şahsi olarak benim için son yılların içinde en iyisiydi galiba. Alkolden arındım, okula adapte oldum, sosyoloji okumaya başladım. Eh, kitap okumalarını biraz aksattım, bu yıl ancak 52 kitap okuyabildim. Bu yazıda da okuduğum son iki kitaptan bahsedeceğim. (spoilerlı)


Hafif bir şeyler okuyayım "hemen bitsin" diye mi düşünmüştüm bilmiyorum, Günce'ye başlamıştım. Kitabı yarım bıraktım, kalan yarısını sanırım 3 gün önce bir solukta bitirdim. 

Palahniuk yine sıra dışı bir kurgu ile çıkıyor karşımıza. Ev özlemi çeken bir kız Misty, en büyük tutkusu da resim yapmak. Çocukluğundan bu yana ne gördüyse, ne düşlediyse çiziyor. En çok da yaşamak istediği evleri. Haliyle Güzel Sanatlar Akademisi'ne kaydoluyor ve akademinin çapkın isimlerinden Peter ile tanışıyor. Peter onca kız içerisinden Misty'i seçiyor, Misty'nin doğal yeteneğinden etkileniyor, ileride onun büyük bir ressam olacağından emin. Peter'ın ailesi bir adada yaşıyorlar ve oldukça varlıklı bir aileler. Misty için Peter, ada ve evlilik düşüncesi muazzam. Peter'ın teklifini kabul ediyor ve yetenekli kızımız adaya gelin gidiyor.

Önceleri okuluna devam etmek ve kariyerini sürdürmek için elinden geleni yapıyor fakat sonunda hamile kalıyor. İşte Misty'nin komadaki kocası Peter için tuttuğu günlüğü okuyoruz çünkü aile iflas ediyor, adayı turistler işgal ediyor, Misty resim yapmayı bırakıyor ve Peter intihar ediyor. 

Platon'a göre hepimiz her şeyi biliyoruz, bilgi sadece anımsanmayı bekliyor. Bir insanı strese sokun, uykusuz bırakın, halüsinasyonlar görmeye başlayacaktır. Bir insandan yetenek görmek istiyorsanız ona gerekli acıyı verin, kocasını komaya sokun, küçük kızını öldürün ve bir otel odasına hapsedin. 

Misty, aldığı ilaçlar ve başına gelen olaylar sonucunda yeniden resim yapmaya başlıyor, çünkü adanın kurtuluşu onun ellerinde. Çünkü elinde resim yapmaktan başka bir şey kalmamış. 

Okuduğum en iyi Palahniuk kitabı diyemem ama yine de oldukça keyifli. 



Masal Terapi eğitimim sırasında önerilen serilerden biri olmasa Narnia Günlükleri'ne başlar mıydım emin değilim ama iyi ki başlamışım. Pek tatlı bir çocuk serisi. Ben bu seriyi yazılış sırasına göre değil de yazarın önerdiği sırayla okuyorum, o yüzden Büyücünün Yeğeni ile başladım. 

Diggory ve Polly iki arkadaşlar. Bir gün kendilerine macera yaratmaya çalışırlarken Diggory'nin hafif kaçık dayısının odasında buluyorlar kendilerini. Dayının ismini unuttum ona dayı diyeceğiz. Dayı yeşil ve sarı olmak üzere iki renkte yüzükler yapmış. Bu yüzüklerden sarı olanıyla satın aldığı kobay fareleri başka dünyalara yollamış ama fareler geri dönememiş tabii... Kendisi de bu yolculuğa çıkamayacak kadar olunca çocukları kandırıp yollamanın bir yolunu buluyor. Diggory'nin yanlışlıkla Cadı'yı uyandırmasıyla da işler karışıyor. 

Seride beni en çok rahatsız eden şey (aslında tek rahatsız eden şey) çevirmenin dili oldu. Kitap buram buram çeviri kokuyordu. Onun haricinde merakla devam etmek istediğim bir seri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;