23 Kasım 2017 Perşembe

bir takım filmler

Bu yıl çok az film izledim. İzlediklerimin de çoğunu hatırlamıyorum, vakti zamanında yazsa idim böyle olmazdı. Yine de not düşmüş olayım diye, yapacak başka iş de bulamadığımdan biraz, bunu yapıyorum.

Bunu Martina önermişti, fi tarihinde izledim. Çok durağan olması ile beraber, siyah beyaz da olmasına rağmen çok rahat izlenen, sizi de başına esir eden bir film. Bunu ben söylüyor isem, üzerine başka bir şey söylenmesi gerekmiyor herhalde. Üzerine doğru düzgün bir şey yazabilmem için oturup yeniden izlemem lazım ama hiç öyle kaygılarım da yok.

Bir aktris, derin bir buhrana düşüyor, bir dağ evine gidiyor ve orada yalnızlığını paylaşması, kendisine bakması için bir hemşire gönderiyorlar yanında. Daha sonra bu iki kadının birbirleri ile paylaştıkları, daha doğrusu hemşirenin anlattıkları, aktrisin sessizliği içinde tek taraflı ve hastalıklı bir aşkın gelişmesine tanık oluyoruz. Daha sonra da bu aşkın arzulanan bir başka benliğe duyulan aşk olduğunu fark ediyoruz, aşk da diyemiyoruz, saplantı diyoruz, ağzımız açık kalıyor.

1966 | Ingmar Bergman | IMDB puanı: 8.1


Sonra bunu izlemişim, Hayao Miyazaki'nin en bilindik animasyonu olabilir, şunu duymayan, izlememiş insan tanımıyorum. Bana çoooook uzunmuş gibi gelmesine rağmen Mert'in de ilerletici etkisi ile bir oturuşta izlemeyi başardığım nadir filmlerden biri oldu. Sıcacık bir aşk öyküsü yine taaa bebeklik yıllarından temellenen. Biraz mistik aynı zamanda. Karakterler harika, kurgu yer yer sıkıcı ama bakmak isteyebilirsiniz.

2001|Hayao Miyazaki | IMDB puanı: 8.6




Bunu da Martina izletmişti sağolsun. Birbirinden habersiz, aynı ismi taşıyan iki kadın. Biri Polonya'da öteki Paris'te. Veronika'lardan birinin ölmesi ile ötekinin yaşamı da değişmeye başlıyor. Hatırladığım kadarı ile daha özgür, daha rahat bir hal alıyor. Bir yerlerde başka bir Cessie vardır belki ve o ölse ben de bir huzura kavuşurum belki, bunu Martina'ya da söylemiştim.

1991 | Krzysztof Kieslowski | IMDB puanı 7.9





Bu filmi kampta izledim, iki sene önce izleyici etiği dersi alır iken indirmiştim. O ders için izlememiz gereken üç filmden biri idi, tarihsel bağlamda film nasıl eleştirilir onu tartışacaktık herhalde, o derse gitmedim. Neyse dediğim gibi, bu yaz kampta izledim. Üç milyar kez başından kalkmak zorunda falan kaldım. Çok keyifli bir filmdi. Che'nin henüz öğrencilik yıllarında, dostu Alberto ile bir motorsiklet yolculuğuna çıkması, motorlarının arızalanması ile yolculuklarının beklenmedik bir hal alması üzerinden ilerliyor hikâye. Yeni insanlarla tanışıyor, hiç düşlemedikleri bir Latin Amerika ile karşılaşıyorlar ve bu yolculuğun, ikilinin tüm yaşamlarını etkilediği söyleniyor. Dediğim gibi bu çok keyifli, yollar keyifli çünkü.

2004 | Walter Salles | IMDB puanı: 7.8

Bunu sırf, şu kadını çok beğendiğimden izledim. Film Fransızca idi diye tahmin ediyorum. Yarabbim nasıl bir torrent bulmuşsam, Rusça dublajlı, İngilizce altyazılı izlemek zorunda kaldım filmi. Başta bir kâbusun içine düşmüş gibi hissetsem de alt yazılara odaklanarak bu kültür karmaşasından kendimi kurtarmayı başardım.

Bildiğiniz Güzel-Çirkin hikâyesi. Üzerine söylenecek çok bir şey bulamıyorum.

2014 | Christophe Gans | IMDB puanı: 6.4


İçim sıkıldı, şimdilik bu kadar olsun. Bir 7 film kaldı, zaten dediğim gibi çok bir şey izlememişim. Bir ara onları da listeler, 2016 kadar olmasa da hayli lanet olan 2017'yi de kapatırım. Yeni yıl gelsin, güzel şeyler olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;